|
|
Cenazelerde keşke demenin faydası yok ki
Keşke imkanımız olsaydı da, Bülent Ecevit'in cumartesi günü düzenlenecek cenaze törenine katılanların o an ne düşündüklerini duyabilseydik. Mesela Rahşan Hanım... Acaba eşinin tabutu başında "Keşke hayatımız böyle siyasetle geçmeseydi de, birbirimize daha çok vakit ayırabilseydik" diye düşünür mü? Ya Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer? "Keşke o kavgalı MGK'da Anayasa kitapçığını fırlatmasaydım" der mi? Peki ya Süleyman Demirel... En büyük siyasi rakibini yolcu ederken acaba o ne düşünecek? Mesela "Keşke 12 Eylül 1980'den önce koalisyon kursaydık ya da en azından seçime gitseydik" diye aklından geçirir mi? Düşününce insan ne çok sima, ne çok 'keşke' bulabiliyor... Mesela Deniz Baykal ya da İsmail Cem veya Hüsamettin Özkan... Onların ortak keşkeleri "İlişkilerimiz bu haldeyken ölmeseydi" olabilir mi? Tüm devlet ve siyaset adamlarının, insan ve dolayısıyla kıskanç yanlarını düşününce akla ortak bir keşke daha geliyor. "Keşke benim cenazem de böyle görkemli olsa..." Hem komik hem de acı bir durum ama sadece cenaze törenlerinde keşke diyerek bir yere varılamıyor. Bu durum sadece Rahşan Hanım ya da Süleyman Bey için geçerli değil. Çevrenize bir baksanıza, cenazesinde keşke diyeceğiniz birileri mutlaka vardır. Anne, baba, eş, arkadaş, sevgili ya da başka bir şey... Belki de oturup bu işin muhasebesini yapmak lazım. Ömrümüzde 'keşke' mi daha çok, yoksa 'iyi ki' mi?
|