|
|
|
|
|
|
|
|
|
Evren:Cesur bir adamdı
7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, ''Kıbrıs harekatı, her babayiğidin alabileceği bir karar değildi. İyi ki o zaman Ecevit gibi cesur bir adam vardı'' dedi.
Evren, gazetecilere yaptığı açıklamada, Ecevit'i eskiden beri tanıyanlardan birinin kendisi olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
''90 yaşının içindeyim, Karaoğlan'ın çalışmalarını bilirim. Dağ, tepe, dere demeden tüm Türkiye'yi dolaştı. İnönü ile mücadelesini hatırlarım, İnönü'yü indirip yerine geçmişti. Kıbrıs Harekatı'nı hatırlarım. O dönemler ben kuvvet komutanıydım. Kıbrıs Harekatı, her babayiğidin alabileceği bir karar değildi. Bu karar cesaret isterdi. İyi ki o zaman Ecevit gibi cesur bir adam vardı. Bu karar alındı ve Türkleri Rumların zulmünden kurtardık.'' Ecevit'in
ölümünden büyük üzüntü duyduğunu belirten Evren, şunları kaydetti:
''Hayat böyle bir şey. Kimisi erken, kimisi geç gidiyor. Kimin ne zaman gideceği belli değil. Ecevit'in dürüstlüğü, çalışkanlığı, vazife aşkı hakkında kötü bir şey söylemek mümkün değil. Devletin 5 kuruşuna tenezzül etmedi. Bundan dolayı halk Ecevit'i çok sevdi. Bu dürüstlüğüne ve sevgiye karşılık, istenilen oyu bir türlü alamadı. Çünkü bunu 72 milyona birden anlatmak mümkün değil. Seçim zamanlarında başka etmenler öne çıkabiliyor.Yaptığı hizmetler unutulmaz. Hastalığı uzun sürdü. Uzun süre ölümle yaşam arasında kaldı.''
Ecevit'in cenazesine katılmak için Ankara'ya gideceğini bildiren Evren, ''Bu konularda çok talihsizim. Bütün cumhurbaşkanı ve başbakanların cenazelerine katıldım. Hatta Atatürk'ün cenazesinde, top arabasının arkasında çelengi taşıyan bendim. İnşallah bu son olur, başka cenazeye katılmam'' diye konuştu.
ECEVİT İLE EVREN'İN HATIRALARI
Ecevit'in başbakanlığı döneminde Genelkurmay Başkanı olduğunu hatırlatan Evren, ''Çok sıkı ilişkilerimiz oldu. O kadar saygılı ve hassas bir insandı. Çankaya'da buluşup konuşurduk. Arabaya binene kadar beni uğurlardı. Bu durumdan çok üzülürdüm. Yapmayın derdim, ama yine yapardı'' dedi.Evren, şöyle devam etti:
''12 Eylül zamanında Ecevit de parti başkanı olduğu için onu da göndermek zorunda kaldık. Bunu ona kızgın olduğum için yapmadım. Ayrım yapamazdım. Bu benim kararım değildi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kararıydı. Ama bu karardan çok üzüntü duydum. 12 Eylül sonrası siyasilerin çalışmalarına bir dönem ara vermelerini istedik. Ama Ecevit 12 Eylül yönetimiyle mücadele etmek istedi. Bir mecmua çıkardı. Yabancı basına demeçler verdi. Bu suç oluşturduğu için sıkı yönetime verildi ve 2 ay mahkum oldu. Buna da çok üzüldüm ama yapacak bir şey yoktu. Bütün bunlara rağmen aramızda kırgınlık olmadı. Emekli olduğumda kendisi başbakandı. Ziyaretine gittim, yine ta aşağıda karşıladı.
1979'lu yıllarda turizmin patlama yapacağını bildiğimiz için kendisiyle oturup turizm hakkında neler yapabileceğimizi konuştuk. Kendisine siz kurumların kamplarını turizme açın ben de bütün Silahlı Kuvvetlerin kamplarını açayım dedim ama bazı kurumlar buna yanaşmayınca bu proje hayata geçemedi.''
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|