|
|
|
|
|
|
Eşim Nejla 'pilli bebek' diyor, kalp pilim var ya!
* Nasıl bir çocuktunuz? Yaramaz ve hareketli bir çocuktum. Bir keresinde Tire'de bir buçuk saat önce ramazan topunu patlattım. 15 gün, önüne gelen dövdü beni. İlkokul ikinci sınıftayken de Çanakkale'de çok kar yağmıştı. Okulda kardan adam yapıp burnuna havuç koyduk. O gece sabaha kadar uyuyamadım çünkü ortada enternasyonal bir hata vardı. Ertesi gün gittim havucu alıp, kardan adamın münasip yerine taktım. Müdür bir saat dövmüştü beni.
* Sonra büyüdünüz ve Nejla Hanım'la evlendiniz... 1952'den beri süren mutluluğumuzun mimarı anaç tavuk Nejla'dır. O, benim için yılların anasıdır. Tüm çocuklarımız turnelerde doğdu. Nejla hayatını tehlikeye atarak hem onlara baktı hem de sahneye çıktı. Bu yüzden benim karım heykeli dikilecek kadındır. Hiçbir kıskançlığı olmayan, herkesle iyi geçinen biridir. Dilerim ölüm ipini ondan önce ben göğüslerim. Onsuz yaşamak çok zor gelir bana...
* Evde yardımcı oluyor musunuz Nejla Hanım'a? Eskiden mutfağa girer, sucuklu yumurta ve ıspanak kavurması yapardım. Artık mutfağa sadece geceleri çikolata aşırmak için giriyorum. Her seferinde de Nejla beni yakalıyor. Bana 'altıncı çocuğum' ya da kalp piliyle yaşadığım için 'pilli bebek' diyor.
* Hayranlarınız arasında size 'Nejat Dede' diyenler var. Gerçekte nasıl bir dedesiniz? Dedelik harika bir duygu. Ben evde eşofmanla gezen, torunlarıyla oyunlar oynamaktan büyük zevk alan bir dedeyim. Ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Doktorumun yasaklamasına rağmen haftada iki gün çocuklarım ve torunlarımdan oluşan Uygur Spor'u topluyor ve halı sahada futbol maçı yapıyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|