|
|
Fildişi kulesindeki sanatçı duruşundan hiç ödün vermedi
Yeni Hayat Yeni Hayat (1994) romanında, Kara Kitap'ın karmaşık kolaj tekniği yerini, bütünlüğü olan bir öykü anlatımına bırakır. Geleneksel bağlamda anlatıyormuş gibi yapmaktadır yazar bu romanında. Oysa anlattığı tek başına somut yaşam değil, bir imgeler dünyasıdır, böyle bir dünyanın gerçeğidir. Romandaki bu çok sayıda imgenin altı çizilerek sergilenen soyut ve somut özellikler, bu iki katmanın metinde eşzamanlı bir birliktelik içinde yer almasını sağlar. Örneğin, romanın baş kişisi Canan'da tanrısallık ve cinsellik bir arada vardır; melek hem kutsal de varlıktır hem de çiklet markasıdır.
Benim Adım Kırmızı "Pamuk'un altıncı romanı Benim Adım Kırmızı (1998), onun bugüne değin yarattığı en kanlı canlı, en oyunsu, en eğlenceli ve en sevimli metnidir. Okurlarını 'uçurtmalar, yoyolarla' eğlendirmek istediğini söylüyordur yazar. Aşk ve cinsellik, somut ve soyut, resim ve yazı, sanat ve yaşam, Doğu ve Batı, hümanizma ve teokrasi, Tanrı ve şeytan, pornografik argo ve Kuran ayetleri, özyaşam ve kurmaca, kırmızı ve mor... Pamuk, Benim Adım Kırmızı'yı "Çoksesli müzik endişesi,'' içinde oluşturduğunu söyler. Romanın en önemli özelliği ise metin dokusunun büyük bir bölümünü oluşturan minyatür betimlemeleridir. Benim Adım Kırmızı'yı epik bir resim kitabına dönüştürmüştür Pamuk. Kitapta resimler anlatılır, anlatı ise resme dönüştürülmeye çalışılır. Kurmaca ve gerçeklik düzlemlerini Pamuk bu romanında öylesine iç içe geçirir ki kahramanlarının isimlerini bile kendi aile üyelerinin isimlerinden seçer: Orhan, Şevket ve Şeküre.
Kar "Fildişi kulesindeki sanatçı duruşundan hiç ödün vermeden üreten Pamuk, Kar'da (2002) toplumsal konuları odağına alır ve bir toplumcu gerçekçi yazar öykünmeciliği içindeymiş gibi konusal gerilimi de bayrak yaparak öyküler... Romanın anlatıcısı ise Dostoyevski'nin kimi anlatıcılarını anımsatır bir biçimde, kimi yerde 'Ben' diye ortaya çıkar, yavaş yavaş metinde yazarın arkadaşı olarak kimlik kazanmaya başlar. Metnin sonunda ise bu anlatıcı, Orhan Pamuk'un romanlarında ilk kez yazarın kendisiyle bütünleşir, gerçek yaşamda olduğu gibi Rüya adlı bir kızı olan ve Kars'la ilgili bir roman yazan Orhan Pamuk'a dönüşür; metnin yaratıcısı ile yarattıkları üstkurmaca düzlemde buluşur."
|