| |
|
|
Sorumlu hâlâ Vali Güler ve Başkan Topbaş!..
İstanbul'da trafiğe giren kaç kişi var düşündünüz mü?.. Kent nüfusu günlük gelip gidenlerle 18 milyona vuruyorsa, en az 5 milyon insan her gün trafikte yaşıyor olmaz mı?.. En az 5 milyon insan, yaya ya da sürücü ya da yolcu olarak trafiğin içinde.. Her gün 5 milyon insan günlerdir yazdığım bu çileyi, bu işkenceyi çekiyor ve bu kentin atanmış ve seçilmiş sahipleri, Valisi ve Belediye Başkanı göreve geldiklerinden beri herhangi bir çözüm üretmeyi düşünmüyorlar.. Şimdi okurlardan yağmur gibi mektup geliyor.. "Hıncal Bey, Hıncal Bey.. Sorumlu sadece bu ikisi mi?.. Dördüncü güç medya nerede?.. Senden başka yazan var mı?. Gazeteler birleşseler, konunun üzerine toplu gitseler, kısa zamanda büyük mesafe alınmaz mı?.. O vali, o başkan böyle bir baskı önünde susup oturmaya devam edebilirler mi?." Haksızsınız Sevgili Okurlar.. Medya sorumlu değil.. Çünkü İstanbul'un gazetesi yok.. Hürriyet, Sabah, Vatan, Milliyet, Akşam ve ötekiler var ama, bunların hiçbiri İstanbul gazetesi değil.. Anadolu'nun yerel basını İstanbul'da yok.. Bir Yeni Asır var mı bu kentte?.. Dinç Bilgin yapmak istedi zamanında.. Battı kısa zamanda.. Sabah'ın Ankara ekini kıskanıyorum inanır mısınız, İstanbullu olarak.. Sabah Ankara, Ankara'nın sahibi.. Hürriyet Ankara da öyle.. Peki nerde İstanbul'un sahibi.. İstanbul'un sorunlarını yazan, peşini bırakmayan, çözüme kadar kampanyayı sürdüren gazete var mı?.. Hiç oldu mu?.. Bizimkilerin hepsi "Vatan Kurtaran Aslan!.." Peki İstanbul'u kim kurtaracak?.. Her gün 5 milyon insan trafik işkencesi çekerken, bir gazete konuya sahip çıksa.. Adım adım rezillikleri yazmaya, çözümler önermeye başlasa, ilgi toplamaz mı?.. Tiraj almaz mı?.. Tirajı milyona vurmaz mı?.. Halk sorunlarına sahip çıkanları sever, destekler ve okurlar.. Hele sonuçları görmeye başlayınca, artık o gazetenin abonesi olurlar.. Onunla bütünleşirler.. Bilirler ki, o gazete onlarındır. Onların sorunlarına sahip çıkacaktır.. Şikayetlerini artık hep o gazeteye bildirir, ciddiye alındıklarını görünce, o gazetenin tiryakisi olur, okumakla kalmaz, okuturlar da.. Peki bunu düşünen Genel Yayın Müdürü var mı?.. Sevgili Fatih?.. Ertuğrul?.. Sedat?.. Serdar?.. Tayfun?.. Düşündünüz de neden yapmadınız o zaman?.. Ne bekliyorsunuz?.. Zor mu?.. Ekipler mi gerek?.. Masraflı mı?.. Yoksa İstanbul halkının çektikleri sizin de umurunuzda değil mi?. İstanbul'a sahip çıkacak gazete tavana vuracak, hepsini ezip geçecektir, görmüyor, hissetmiyor musunuz?.
Ayıbın büyüğü bizde.. Okur haklı.. Ama ben Vali Güler'i ve Başkan Topbaş'ı sorumlu tutmaya devam edeceğim.. İstanbul'u kaderi ile baş başa bırakan medyayı bilmeyen yok.. Bu ikisi de biliyorlar. Pervasızlıkları biraz da ondan.. Hayır!.. Medyanın dürtmesini, itmesini beklemeyecekler. Eskortlu arabalarından, helikopterlerinden inecek, (Aile bireyleri, eşleri, çoluk çocukları için bile) kesilmiş, açılmış yolları değil, halkın olanaklarını kullanıp, rezaleti, faciayı, işkenceyi bizzat yaşayacaklar.. İstanbul Trafik Müdürlüğü'nün nasıl aciz, devleti temsil eden üniformalı polislerinin nasıl zavallı, nasıl yetersiz kaldıklarını görecekler. İstanbul'un iki sahibi olarak bir araya gelip çözüm arayacaklar.. Medyanın İstanbul halkını umursamaz, onu adam yerine koymaz, sorunlarının peşine düşmez hali, onların sorumluluğunu daha da artırıyor. Tek başıma olduğumu biliyorum. Ama bu savaşı sürdüreceğim.. Salıya..
|