|
|
'Türkiye sahtekârlara karşı konuşabiliyor'
Bu sözler, Talinn'den Türkiye'ye Bir Diplomatın Anıları kitabıyla büyük ilgi gören İsveç'in eski Büyükelçisi Henrik Liljegren'e ait.. Gerçek bir Türkiye sevdalısı olan Liljegren için 20 yıllık eşi Nil Hanım da "Türkler'den daha çok güveniyor Türkiye'ye," diyor.
Önce 12 Eylül sonrası 1982-85, sonra da 1997-2001 yıllarında Ankara İsveç Büyükelçisi olarak görev yapan Henrik Liljegren ve eşi Nil Liljegren'in İstanbul Caddebostan'daki evlerindeyiz. Büyükelçinin anılarını, diplomasi hayatını ve yakın tarihi de anlattığı Talinn'den Türkiye'ye Bir Diplomatın Anıları isimli kitabı Merkez Kitaplar'dan çıktı. Üstelik İngilizce ve Türkçe olarak. Biz de fırsat bu fırsat, görev yaptıkları her ülkeye 'en renkli çift' olarak damgasını vuran Liljegren'leri yakından tanımak istedik. Büyükelçinin diplomasinin getirdiği nezaketi ve şaka kaldırır kişiliği, Türk eşi sefire hanımın ise tok sözlülüğü ve nasıl 'diplomatik' şaka yapıldığını bilecek kadar hanımefendi olması nedeniyle bu denli renkli olduklarını gördük. Yılın bir bölümünü İsveç'te bir bölümünü de Türkiye'de geçiren çift, büyükelçinin İsveç Atlantik Konseyi'nin başkanlık görevine seçilmesinden dolayı hâlâ siyasi hayatta aktif. Çünkü ne 70 yaşındaki büyükelçi, ne de eşi Nil Hanım, emekli hayatı yaşamaya niyetli görünüyor.
- Kitabınız, bir diplomatın bürokratik anıları ve otobiyografisi olmanın dışında... Çok da iyi bir anlatıma sahip. - Teşekkürler. Bu kitabın II. Dünya Savaşı'nı anlatan tarihi bir kitap ve benim biyografimin birleşimi olduğunu fark ettiğiniz için çok mutluyum. Ben gerçekleri hayat hikâyemle karıştırarak, hatırlanması kolay ve ilginç bir hale getirdim.
- Daha önce Estonya ve İsveç'te çıkmıştı. Şimdi de Türkiye'de. Burada yayımlanmasının sizin için önemi nedir? - Türkiye'yi seviyorum ve burada yaşıyoruz. Bugüne kadar Türk dış politikası ve Türkiye ile ilgili çok şey yazdım. Merkez Kitap danışmanlığında çıkmasından da çok mutluyum.
- Kitap aynı zamanda İngilizce olarak da yayımlandı Türkiye'de. Neden? - Bu kitabın Amerikan halkı için iz bırakan çok yanı var. Ben Bush yönetimi ile ilgili çok şey yazdım. Örneğin; Bush'un dış politikasını 11 Eylül öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırdım. Ve Irak sonrası.. Bu olayların son basamağında yani şu an içinde olduğumuz dönemde, Bush yönetimi çok pragmatik. Önceden olduğu gibi tek yanlı, yönlü hedefine eskisi gibi bağlı kalmıyor. Birleşmiş Milletler ile işbirliği içinde olmak ve müttefiklerini dinlemek istiyorlar. Ama Avrupa, Türkiye'de dahil buna, hâlâ Bush'un tek yanlı olması ve istediği her şeyi yapabilmesi gerektiğini düşünüyor. Çünkü kimse Bush'un değiştiğinin farkında değil! Bush artık çok fazla pragmatik. Sadece Bush değil. Unutmayın çoğu Amerikan Başkanı, sorun yaşadığı zaman hemen duruma ayak uydurur. Şu an Amerikan Kongresi'nde seçim zamanı ve bu yüzden Lübnan krizinde aktif rol aldılar. Ve Amerikan yönetimde bu aktif rol, yeniden bir süreliğine ele alındı. İşte kitabın içeriğinde, bu Amerika medyasını ilgilendiren bölümler olduğu için İngilizce de yayınlanmasını istedim.
- Türkiye'de İngilizce çıkmasının nedenini sormuştum... - Onun da cevabına geliyorum. Benim bütün umudum bu iki kitabın birlikte üniversitelerde okutulması. Çünkü öğrenciler, soğuk savaş dönemini okuyorlar ve muhtemelen de İngilizce okuyorlar. Üniversitelerde, öğrenciler çoğu şeyi anlamamakta, dil ile ilgili problemler yaşıyorlar. O yüzden Türkçesi'ne ve İngilizcesi'ne aynı anda sahip olmak harika. Ve bu işi Ali Cevat gibi mükemmel bir çevirmen ile yaptık.
'TÜRKİYE SAĞLAM DURMALI'
- Peki sizce, Türkiye'ye ne kazandırdınız bu kitapla? - Biliyorum ki Türkler bir yabancının onların ülkesine ne gözle baktığını her zaman merak eder. Ben de Türk bir bayanla evli, Türkiye'de iki defa büyükelçilik yapmış ve Türkiye'yi bir elçi olarak gözlemlemiş biri olarak ve Henrik olarak, onlara özel bir şeyler sunuyorum.
- İkinci kez Ankara'ya gelmek istemenizin özel bir nedeni var mıydı? - Profesyonelim. Diplomat olarak Türkiye çok ilgi çeken bir ülkeydi benim için. Ve o zamanlar Türkiye'nin etrafından korkunç bir hareket olacağını hissetmiştim. 11 Eylül'ü ve Irak'ı göremedim, ama oldu. Ve şimdi Türkiye, Batı ile Doğu arasında tam orta noktada. Öyle bir yerde ki Batı'dan ve Doğu'dan gelen tehlikeleri önlemek için tampon noktada. Soğuk savaştaki Berlin Duvarı gibi, Türkiye şimdi bir duvar pozisyonunda. Türkiye'nin bu olayla ilgilenmesi, taktikleri Batı ve Avrupa için çok önemli olacak, her şeyi etkileyebilir. Türkiye kitapta da yazdığım gibi yerinde çok sağlam durmalı, bir kaya gibi.
- O kadar sağlam bir ülke mi Türkiye? - Bütün potansiyele sahip!
- Türkiye'nin uluslararası politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz, bu tampon noktasında olmasından dolayı taktikler doğru mudur? - Bence Türkiye'nin hem Batı'yla hem Doğu'yla iletişimi sürdürmek için kabiliyeti ve gücü var. Şu ana kadar iyi gittiler.
- Peki, nedir o gördüğünüz kabiliyet? - Türkiye tehdit karşısında kaldığı zaman muazzam yükselir. Tarihten gördük. Türkiye, sahtekarlara karşı konuşmayı biliyor. Türkiye, teröristleri yollayan ülkelere karşı bile iletişimi iyi bildiğinden, çok güzel konuşarak bu işi nasıl kotaracağını biliyor.
Belgin ÇOBAN
|