| |
|
|
Uzlaşma için MGK uygun yer
Başbakan Erdoğan, "Önce irticanın tanımını yapalım" dedi. Haklı. Tanımı olmayan bir "tehdit" ile savaşamazsınız. Aslında irticanın Ulusal Güvenlik Belgesi'nde net bir tanımı var. Benim kendi tanımım da buna yakın. Bana göre "Anayasal düzenin yerine kutsalları ya da bir dinin kurallarını yasa olarak kabul etmeye" irtica denir. Bunun dışında kendi özel hayatınızda kutsalınızı istediğiniz gibi yaşayabilir, inançlarınız veya inançsızlığınız doğrultusunda kendi kurallarınıza uyabilirsiniz. Ancak başkalarını sizin uygun gördüğünüz kurallara uymaya zorlayamaz, sizin inancınızın gereklerini yapmasını başkasından talep edemezsiniz. Bütün hayatını İslami veya İsevi ya da Musevi kurallara göre yaşayan biri inançlıdır. Bunları devlet düzeni haline getirmek isteyen ise "mürtecidir." Bu basit yaklaşımı detaylandırmak elbette mümkün. Ancak her detayın, beraberinde yeni sorunlar getireceğini de unutmamak gerek. Burada önemli olan Başbakan'ın yapmış olduğu çağrı. Erdoğan diyor ki, "Gelin bunu kendi aramızda tartışalım. Tanımını yapalım. Sonra da gerçek anlamda irticai örgütlenmelerle mücadele edelim." Bu "pozitif" bir yaklaşım. 3 hafta sonra bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı var. Muhakkak ki, belirli bir bilgiye dayanarak "irtica tehdidini" gündeme getiren komutanların tamamı orada olacak. Hükümetten de ilgili tüm bakanlar... Burada bir tanım üzerinde anlaşma sağlanamazsa bile en azından başlangıç adımı atılabilir. Bilgiler paylaşılır ve sonrasında da mücadele başlar. Çünkü irtica inanan, inanmayan, hepimiz için, çok ciddi bir tehdittir. Bu tehdidin, "şekli ve şemaili" belirlenip, ona göre mücadele edilmelidir. Bu "belirleme" yapılmadan gündeme gelecek mücadele, ABD'nin Irak'ta yaptığı terörizm mücadelesine döner.
|