| |
|
|
Önce tanımını yapalım sonra mücadele edelim
Erdoğan, ABD dönüşü uçaktaki sohbette irtica konusunda bir tanım gerektiğinin altını çizdi. "Bazı aşırılar var" diyen Başbakan, işbirliği yapılarak bu aşırılarla hükümetin mücadele edebileceğini söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisi dönüşü Londra'ya uğradıktan sonra Ankara için havalandık. Havalandıktan hemen sonra Başbakan Erdoğan, gazetecileri uçaktaki odasına davet etti. Hepimiz için heyecan verici bir görüşme olacaktı. Çünkü Başbakan'ın "Bu konuda artık konuşmayalım" demesinin hemen ardından Genelkurmay Başkanı Büyükanıt "İrtica tehdidi vardır" demişti. Başbakan'ın, Büyükanıt'ın bu çıkışına tepkisini merak ediyorduk. Ancak beklentimizin aksine, karşımızda son derece sakin, dingin bir Tayyip Erdoğan bulduk. Gazetecileri havaalanına getirecek aracın sürücüsü yolu şaşırdığı için Başbakan'ı uçakta yarım saat bekletmiştik. Önce onu sordu, "Hayırdır bayağı bir geciktiniz" dedi. "Şoför yolu şaşırdı. Dönüp durduk" dedim. Güldü. Sonra konuya girdik.
İDDİA İSPAT GEREKTİRİR Büyükanıt'ın sözlerini hatırlattık. Son derece sakin anlatmaya başladı: "Taraflar kim olursa olsun, ister siyasi taraflar olsun, ister başka taraflar olsun, ülkeyi gerecek yaklaşımlardan kaçınmamızın gereğini her zaman ifade ettim, şimdi yine ifade ediyorum, yarın da edeceğim. Burada dikkatli olmamız lazım, hassas olmamız lazım. Ülkede olmayan şeyleri varmış gibi göstermenin hiç kimseye faydası yok" dedi. "Burada bir uzlaşma olmayacak gibi. Toplumun ve devletin bazı kademeleri olduğu kanaatinde, bir bölümü ise olmadığı kanaatinde" dedik. Yanıtı sade oldu: "Farklı görüşler her zaman olabilir de, bu görüşlerin gerekli bilimsel tabanının olması gerekiyor, bir yerlere dayanması gerekiyor. Yani bunlar varsa geçerliliği vardır, yoksa geçerliliği olamaz. Yani her iddia bir ispat gerektiriyor. Bunun ispatı yoksa kabul etmek mümkün değildir."
BAŞ BAŞA KONUŞMA Merak ettiğim bir konuyu sordum: "Siz gerek Yaşar Büyükanıt'la baş başa, gerekse diğer komutanlarla MGK toplantılarında bir araya geliyorsunuz. Merak ettiğim şu, Yaşar Paşa sizinle bire bir yaptığı görüşmelerde irtica konusunu gündeme getiriyor mu? Ne konuşuyorsunuz" Bu konu ikili görüşmelerde de zaman zaman gündeme geliyormuş. Başbakan şöyle bir açıklık getirdi: "İşte bütün bunları aramızda görüşmek suretiyle halletmemiz lazım. Kamuoyu önünde bunlar olmamalı. Bunlar kendi aramızda, dar çerçevede, mesela MGK da olabilir, MGK dışında da olabilir. MGK'nın dışında zaten bir araya geliyoruz. Zaman zaman ikili, zaman zaman biz, MGK içindeki hükümet kanadı ve askeri kanat olarak bir araya geldiğimiz zamanlar oluyor. Yani bunları rahatlıkla müzakere etme, hatta hatta bunları ilgili bazı mahfilleri de buraya davet etmek suretiyle müzakere etme imkanımız olabilir." Başbakan "irtica konusunun" MGK dışında da gündeme getirilebileceğini düşünüyor. Bir sıkıntı hissedildiği zaman bunun samimi bir şekilde hemen konuşulabileceğini söylüyor.
İRTİCANIN TANIMI Ben tekrar soruyorum. "Baş başa nasıl konuşuluyor?" Erdoğan onu da anlattı: "Zaman zaman görüştüğümüz oldu. Ama tabii tanım noktasında bir defa, Türkiye'de hukuki bir tanım kimse getiremiyor. Hep siyasi bir yaklaşımla, kendilerine göre siyasi bir tanımla olay değerlendiriliyor. Olay böyle değerlendirilince de tabii o zaman sıkıntı başlıyor. Ve bu da tabii, mütedeyyin diyebileceğim kesimi ciddi manada rahatsız ediyor. Onun için bunun adını, belki farklı koymak gerek." Başbakan öncelikle irticanın tanımını yapmaktan yana. Erdoğan'a göre "bazı aşırılar" var. Tanımı böyle yapmak istiyor ve şöyle öneriyor:
"AŞIRILIK" DİYEBİLİRİZ "Belki buna 'aşırılıklar' diyebiliriz. Bu aşırılıkların her türlüsü, zarar veriyor. Buna karşı ne gibi tedbirler alınabilir, ne gibi önlemler getirilebilir, bunların üzerinde durulabilir. Ve bunlar için de öneriler paketiyle gelmek lazım." Erdoğan'a göre "aşırı" denilen grupları da boşlamamak, dışlamamak lazım. "Tabii bu noktada kenarı mümkün olduğu kadar merkeze çekmenin de gayreti içinde olmamız lazım. Yani 'Bunlar nasıl olsa aşırı, orda kalsın' demek yanlış bir şey. Onları da biz acaba yumuşatıp merkeze doğru çekebiliyor muyuz? Onlar da bizim insanımız, bizim halkımız. Bunu başarmamız lazım" diyor.
MÜCADELE BİZDEN "Aşırılar" olarak tanımladığı "irticai" odaklarla mücadele konusunda ise işbirliğine açık olduğunu net bir biçimde ifade ediyor: "Bu konuda, atılacak adımların hepsinde, şu anda çalışmalarını yürüten ve her türlü görüşmeleri yapmaya açık olan bir hükümet var. Burada içe kapalı bir hükümet değiliz. Kuşatıcıyız. Ve buna her an hazırız. Bunlarda rahatız. Ama belli bir aşırılık tanımını yapıp, ona göre de adımını atmak lazım." Yani Erdoğan'a göre, gerek askerler, gerek siviller ve hatta Cumhurbaşkanı ve ilgili tüm kuruluşlar bir araya gelip bir "irtica" ve "mürteci" tanımı yapmalı. Bu ortak tanım yapıldıktan sonra, bu tanıma giren olaylara ve gruplara karşı mücadele başlatılmalı. Bu tanım yapıldıktan sonra hükümet gerekeni yapma konusunda kararlı.
|