| |
|
|
Pes ki pes!..
Gazetede tuvalete girdim.. Erkekler tuvaletine.. Pisuvara yönelirken, arkamdaki tuvaletten bir ses geldi, kapalı kapının ardından.. Bir konuşma sesi.. Bre aman.. Böyle şeyler filmlerde olur.. Hani yersizlik ve aceleden hemen tuvalete atarlar.. İçerde bir şeyler oluyor, ne oluyor derken, bir kadın sesi duydum.. İçim rahatladı. Yani durum o kadar biçimsiz değil.. Derken kadın sesinin uzaktan geldiğini fark ettim, o şokun içinde.. O zaman dank etti.. İçerde bir tek kişi var.. Bir de cep telefonu.. Hani ünlü fıkra var. Adama sormuşlar, "Kenefte sakız çiğnenir mi" diye.. "Çiğnenmesine çiğnenir de, başka şey yediğini sanırlar" demiş adam.. Cep telefonu ile de konuşulur konuşulmasına da başka şey sanılır!.. Yani insanın bir de kenefte büyüğünü yaparken, telefonla konuşmadığı kalmıştı, onun da cılkını çıkardık sonunda. Büyük şeyini eden adamı oyalayan kadının yerinde olmak istemezdim doğrusu..
Antalya'da yemek salonunun hemen sonunda bir tuvalet var.. Bu tuvaletin de nasıl efendi, nasıl kibar, nasıl cana yakın bir bakıcısı genç.. Yemekten çıkarken daldım içeri.. "Afiyet olsun Hıncal Bey" dedi, delikanlı.. Zaman tamam da, zemin felaket bu laf için.. Bir daha uğramadım oraya, tahmin edersiniz..
|