Yoksul aile bebek sahibi olamasın mı?
Medyada yer alan haberlere göre; bir doktor, doğum yaparken ölen yoksul bir annenin sağlıklı bebeğini, o sırada ölü doğum yapan zengin bir kadına kendi çocuğuymuş gibi vermiş. Aradan 59 yıl geçtikten sonra da bunu hatıralarının arasında yazmış. Bu açıklamayı nasıl yorumluyorsunuz? Çok talihsiz ve ürpertici bir açıklama olarak değerlendiriyorum. Şimdi siz, olayın geçtiği beldede ve zamanda dünyaya gelmiş biriyseniz, kendi aileniz hakkında kuşkuya kapılabilirsiniz. Ya da annebabanız, sizin hakkınızda şüpheye düşebilirler. Bundan da öte, hastanede doğum yapan annelerin yüreğinde 'acaba benim bebeğim de değiştirilmiş olabilir mi?' diye endişeler doğabilir. Hekimlik, ancak güven zemininde yapılabilen bir meslektir. Hekim kendisine güven duyulan, can emanet edilen kişidir. Bu güveni korumamız gerekiyor. Bu tür açıklamalarla bu güveni sarsmaya kimsenin hakkı yok! Olayın kendisine gelecek olursak; her ne niyetle yapılırsa yapılsın, bu tür bir davranışın hukuken suç ve tıp etiği bakımından yanlış olduğu çok açıktır. İyi niyetle de olsa, hekimin böyle bir değiştirmeyi yapma yetkisi yok. Bu tür bir davranışı onadığımızda, ortaya çıkabilecek sorunları hayal etmemiz bile güç. Başka hekim ve ebelerin de kendince haklı gerekçelerle, doğan bebekleri dilediği kişilere vermeye başladığını bir düşünün. Bu durumda, yoksul ve güçsüz ailelerin çocuklarına sahip olabilmeleri çok zorlaşacaktır. Hem zengin olmanın, annebaba olarak onanmak için yeter şart olarak alınması kabul edilebilir mi? Üstelik bu kararı, ebeyle doktor ayaküstü kaş göz işaretleriyle verebilirler mi? Bir insanın hayatıyla, geleceğiyle, iki ailenin kaderiyle bu kadar kolay oynanabilir mi? Söz konusu olan, sadece bir çocuğun yaşamı veya geleceği değildir. Bahsi geçen olayda, her iki aileden de gerçeği gizlemiş oluyorsunuz. Acı verici de olsa, herkesin kendisiyle ilgili gerçeği bilme hakkı vardır. Bazen hastalarımızın yazgısının, biz hekimleri çok üzdüğü doğrudur. Bu, Tanrıcılık oynamak için bir gerekçe olamaz. Hekimler yaşama, ölüme müdahale edebilecek bir mesleki gücü ellerinde taşırlar. Bu güç, hukukun ve meslek etiğinin ilkeleri umursanmadan kullanılırsa, çok kötü sonuçlar doğurabilir. Bu tür davranışlar; hastaların ve yeni doğan bebeklerin yaşamları üzerinde tasarruf etmeye, hastanın kendisinden ve bebeğin anne babasından daha yetkin kabul eden bir anlayışın yansımasıdır. Hekimliğin hastaya yardımcı olmak misyonuyla yetinmeyip, hastanın yerine geçerek, işi onun adına karar vermeye ve onu aşarak, onun hayatına müdahale etmeye kadar vardıran paternalistik (tepeden bakma) modelin sonuçlarıdır. En üzücü yanı da, yaşamları ve gelecekleri üzerinde kalem oynatılan kişilerin, olaydan hiç haberdar edilmemeleridir. Bu olayın bir filme konu olabilmesi mümkün ama insan onuruna saygıyla bağdaşmadığı ortada. Olayın kahramanı olan meslektaşım, amaçladığı yararı, gerçeği gizlemeden ve yasal bir çerçevede de başarabilirdi diye düşünüyorum.
Prof. Dr. Tevfik Özlü
|