Yaşasın sanat
Sonradan Zengin Oldu Kütüphane yaptırıp evine ciltli kitaplar satın aldı. Yeşil ya da bordo ciltli kitapları çok seviyor. Yakışıklı duruyormuş kütüphanesinde... Emile Zola'yla vergi kanunları yan yana. "Ciltleri aynı renk yakışıklı duruyorlar yan yana." Öyle diyor. Fiyakalı arabasını durdurdu, indi. Sarıldık, öpüştük... "Akşamları edebiyatçıları topluyorum eve, yiyip içiyoruz güzel muhabbet oluyor. Sen de gel," dedi. "Kimler geliyor?" dedim... "Edip Cansever sık sık uğruyor. Derin sohbetler yapıyoruz," dedi. " Edip Cansever öldü..." dedim. "Vah vah, çok üzüldüm. Ben de uzun zamandır niye uğramıyor, diyordum." "Birader Edip Cansever öleli on beş yıl oldu," dedim. "Zaman ne çabuk geçiyor," deyip yürüdü gitti. Arkasından, "Yarın bana uğra, Namık Kemal gelecek," dedim. "Gelmem, geçen gün tavla oynadık zar tuttu, kavga çıktı," dedi. Şoför kapıyı açtı. "Arabanın arkasında sıkılıyorum tek başıma, sen geç arkaya otur. Ben kullanırım," dedi şoföre... Şoför arkaya geçti, o da şoförün yerine... Gazladı gitti.
Hükümsüzdür Canım çok sıkkın... Çoook... Dün kendimi kaybettim. Baktım, uzun zamandır bana benden haber yok. Aradım her yeri. Sağa baktım, sola baktım. Yok, yok. Kendimi kaybettim. Bulamıyorum. Çekmecelere baktım. Yatağın altına baktım. Hiçbir yerde yokum. "Nasıl oldu peki birader?" dediler. Anlattım... "Karakola gittim. Affedersiniz komiser bey... Uzun zamandır bana benden haber yok... Ben beni kaybettim. Acaba bana beni bulabilir misiniz?" dedim. Zabıt tuttular. Bulunca haber verecekler. "Bulamazlarsa ne yapacaksın?" "Gazetelere kayıp aranıyor ilanı vereceğim..."
Tünel İçine gömdü kendini. Yıllarca yalnız yaşadı. Kimseyle görüşmedi, konuşmadı, koklaşmadı. Yalnızdı. Öyle istedi. Yapayalnız. Kendi kendine hücre cezası vermişti sanki. Bunaldı yıllar sonra... İçindeki hapishaneden çıkmaya karar verdi... Kalabalıklara karışmak istiyordu. Yıktı içindeki duvarları... İçinden dışarı tünel kazdı. Çıktı... "Nasılmış dışarısı? Kalabalığa karışmaktan memnun musun?" dedim. "Dışarısı daha tenhaymış. Dışarıdan içeriye girmek için tünel kazmayı düşünüyorum," dedi.
Aşşşk! Evlendikleri günden beri birbirlerine sarılıp uyurlar... Karı koca âşıktırlar birbirlerine... Yani biz öyle bilirdik. Araları açılmış... Karısı, kocasının kendisini aldattığından şüpheleniyormuş. Geldi bana sabah kahvesine... "Kocamdan ayrılmaya karar verdim," dedi. "Niye? Ne yaptı ki?" dedim. Demez olaydım, anlattı. "Rüyasında kendini benim on sekiz yaşımdaki halimle görmüş. Üstümde de tanıştığımız günkü elbise varmış. Sarılıp dans etmişiz. Yakalandı işte. Ağzıyla yakalandı. Ayol ben gelmişim elli yaşına. Ben on sekiz yaşımdaki ben miyim? Demek ki gözü benim on sekiz yaşımdaki halimde. Beni onunla boynuzluyor. Boşayacağım..." dedi. "Yahu sen delirdin mi?" dedim. "Hayır, aklım başımda... O orospuyu da gördüğüm yerde parçalayacağım," dedi. Bir hışımla çekti gitti. Kahvesini ben içtim...
|