|
|
|
|
|
|
|
|
|
Giyim tarzıyla öne çıkan: İSMAİLAĞA
İsmailağa cemaati Peygamber'in zamanındaki yaşam ve giyim tarzını sürdürmekteki kararlılığı yanında siyasilerden oy karşılığı aldığı ihalelerle palazlanan genç zenginleri ile dikkat çekiyor.
İsmailağa cemaatinin adı Şeyhülislam İsmail Ağa'nın yaptırdığı ve kendi adıyla anılan İsmailağa Camisi'nden geliyor. Aynı zamanda semte de adını veren cami İstanbul'un Fatih ilçesindeki Çarşamba olarak anılan yerin tam ortasında yer alıyor. Bu nedenle müritler zaman zaman Çarşamba cemaati olarak da anılıyor. Nasıl ki İstanbul'un en eski semtleri olan Fatih ve Çarşamba'nın kökleri Osmanlı'ya kadar uzanıyorsa, İsmailağa cemaatinin düşünce yapısı da 18. ve 19. yüzyıl Osmanlısına kadar uzanıyor. O dönemde Batı medeniyetinin yükselişe geçmesi ve İslam medeniyetine üstünlük sağlaması Nakşiler'i bir tavır almaya götürdü. Kendi deyimleriyle "Batı taklitçiliği zihniyeti" ne savaş açan Nakşiler İslam'ın Peygamber'in yaşadığı dönemdeki gibi yaşanması halinde üstünlüğünü elde edilebileceğini savundular. Bu anlayış bu tarihten sonraki süreçte bazen öne çıktı bazen de geri planda kaldı. Ancak tarikatın içinde hep varlığını korudu ve kaybolmadı. Varlıklarını, günlük hayatlarında da Peygamber'in yaşadığı dönemlerdeki gibi giyinerek, o dönemdeki gibi yaşayarak gösterdi. Erkeklerin şalvarlı, cübbeli, sarıklı, kadınların kara çarşaflı bir biçimde giyindiği bu kesim her dönemde tarikatın dışarıdan en çok tepki alan kesimi oldu.
BAĞIMSIZLIĞINI
İLAN ETTİ İsmailağa cemaatinin en büyük özelliği, her türlü yeniliğe karşı çıkması. Mehmet Zahit Kotku'nun döneminde bile cemaat bölgeleri Çarşamba'da diğerlerinden daha farklı bir hayat sürdürüyordu. Bugün İsmailağa cemaatinin liderliğini Mahmut Ustaosmanoğlu yapıyor. 1960 yılında ölen Ahıskalı Ali Haydar Efendi'den devraldığı Nakşibendi şeyhliğini yürüten Mahmut Ustaosmanoğlu tarikattaki bölünmede hem gücünü artırdı hem de adeta farklılığını ve bağımsızlığını ilan etti. Genellikle alt ve alt-orta gelir grubundan insanlara hitap eden Mahmut Hoca'nın çok sayıda müridinin dükkan açtığı veya evlerini taşıdığı Çarşamba yıllardır "İslamcılığın kurtarılmış bölgesi" muamelesi görüyor. İsmailağa cemaati de diğer cemaatler gibi Turgut Özal'a destek verdi. Onlar gibi dernek, vakıf ve şirketler etrafında örgütlendi. Hatta oy karşılığında aldıkları ihalelerle ekonomik olarak toplumun en alt kesimine hitap eden cemaatin içerisinde önemli zenginler de çıktı. Örneğin cemaatin en genç imamı olan Cüppeli Ahmet Hoca'nın henüz 30'lu yaşlarında olmasına karşın malvarlığı milyonlarca dolara ulaştı.
DİNİ SUİKAST ZİNCİRİ İsmailağa cemaati bu görüntüsüyle gerek muhafazakar kesimden gerekse laik kesimlerden tepki çekerken, radikal İslamcı siyasal akımlardansa övgü ve destek aldı. Hatta İslami Büyük Doğu Akıncıları (İBDA) ile ortaklıklarından bile söz edildi. Mahmut Ustaosmanoğlu'nun İBDA bağlantısını reddetmesine karşın, yeğeni ve aynı zamanda İBDA- C'nin lideri Salih Mirzabeyoğlu'nun 7 yıllık cezaevi arkadaşı Sadettin Ustaosmanoğlu "Nakşiyim ve İsmailağa cemaatindenim. Mahmut Efendi, benim İslam'a hizmetten başka derdim olmadığını bildiğinden cezaevinden çıktığımda şu cümleyi söyledi: 'Alnınızın akıyla gittiniz, alnınızın akıyla geldiniz, alnınızın akıyla devam edeceksiniz. Mirzabeyoğlu da Nakşidir. İBDA ile İsmailağa arasında mana bakımından bir ayrım yoktur" diyerek bu ilişkiyi doğruladı. İsmailağa cemaatinin adı son yıllarda özellikle "dini cinayetlerle" birlikte anılır hale geldi. Önce Şeyh Mahmut Efendi'nin "halefim" dediği damadı Hızır Ali Muratoğlu 17 Mayıs 1998'de camide cemaatin ortasında tabancayla vurularak öldürüldü. Son olarak da yine Mahmut Hoca'nın yerine geçmesi muhtemel isimlerden biri olduğu ileri sürülen Bayram Ali Öztürk cemaatin ortasında bıçakla öldürüldü.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|