|
|
Aklımda kalan
* Bordeaux Teknik Direktörünün bakış açısı. Ricardo Gomez, GS maçının Olimpiyat Stadı'nda oynanması hakkındaki fikrini soranlara "sahada seyirciler değil futbolcular oynar" dedi ya, aklıma her yenilgide, sahadaki 11 dışında binlerce gerekçe bulan futbol camiamız geliverdi. Düşünce tarzındaki fark iletişim kurma biçiminde kendini ortaya koyuyor. * Rice'ın mum ışığı. "ABD Dışişleri Bakanı Rice, Kanada Dışişleri Bakanı ile birlikte. İki Dışişleri Bakanı mum ışığında görüştüler" haberlerine ABD Dışişleri Bakanlığı "Yemekte mum ışığı yoktu. Oda gayet iyi elektrikle aydınlatılmıştı" açıklamasını yaptı. Maazallah bizde bir kadın bakanla ilgili böyle bir haber çıkacak, ülkenin namusundan başlanırdı. Siyasal iletişim danışmanlığı yapanlar Batı'daki yöntemi taklit etmek yerine üsluba önem vermeyi bilmeli. * Emine Erdoğan'ın reklamlı türbanı. Emine Hanım'ın giyim tarzını konuşmayan, yazmayan kalmamışken kıyafetinin hem de en dikkat çeken kısmındaki reklam da neyin nesi? Türbanın her yeri kocaman harflerle "Louis Vuitton" yazılarıyla doluydu. Bir sloganı eksik kalmış. Peki neden bir başbakan eşi LV'nin gönüllü reklam panosu olmak ister? * Başbakan'ın kendi varlığına isyan eder duruma gelmesi. Başbakan İTO'da "Tayyip Erdoğan değilim ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıyım ben" diyecek noktaya gelmişse, uzun bir tatile ihtiyacı vardır. Danışmanları kamuoyuyla Başbakan arasına bir set çekmeli, ağzına geleni söyleme huyundan bir an önce vazgeçirmelidir.
|