|
|
Mükemmel ile skandal aynı kanalda
KANAL D'de aynı gece iki maç vardı. Televizyon yayıncılığı açısından ilki mükemmel, ikincisi ise skandaldı. Beşiktaş-CSKA Sofya maçının rejisi de güzeldi, anlatımı da, yorumları da... Spiker Emre Tilev neredeyse kusursuz bir anlatımla maçın tüm heyecanını odalarımıza taşıdı. Yorumcu Sinan Engin ise adeta kâhin gibiydi. Tüm oyuncu değişikliklerini Beşiktaş Teknik Direktörü Tigana'dan 10 dakika önce görüp, söyledi. Tigana ise sanki kulaklıkla maçı dinliyormuş gibi Sinan Engin ne dediyse onu yaptı. Ayrıca Engin ilk golü de ikincisini de adeta "söyleye söyleye" attırdı. Gecenin ikinci maçı ise kâbus gibiydi. Fenerbahçe-Randers karşılaşmasının yayını, reklam kuşaklarının ayarlanamaması yüzünden tam 5 dakika 20 saniye geç başladı. İlker Yasin'in deneyimine, birikimine, kişiliğine söyleyecek tek sözüm yok. Ama maç spikerliğini genç arkadaşlarına bırakıp, yorumculuk yapma zamanı geldi de geçiyor. Bıkkın, umutsuz, memnuniyetsiz tarzıyla yine Fenerbahçe seyircilerine saç baş yoldurttu. Tamam, Fenerbahçe de öyle ahım şahım oynamadı ama bu bir Avrupa mücadelesi. İnsan ekran başında umut ve keyif arıyor. Bakın Sinan Engin, Beşiktaş maçı 0-0 devam ederken "Bu maçı alacağız, bu taraftara gol izlettirmek lâzım, Beşiktaş'ımızın golü gelecek" deyip, heyecanı canlı tutmayı nasıl da başardı. İlker Yasin futbolcu isimlerini yanlış söyledi. Cümlelerin sonunu getiremedi. Hatalı kelimeler kullandı. Hepsini sıralamak istemiyorum. Sadece 19. dakikada ağzından çıkan cümleyi örnek olarak vereyim, yeter: "Hakem serbest vuruş mu verdi, yoksa faul mü?" E, pes yani...
|