|
|
|
|
|
'Kaynaştıran' festival
|
|
Bugün sona erecek olan 31. Toronto Film Festivali, dünya sinemasına kucak açarak; kıtalararası misyonunu yine yerine getirdi. Kasmanın ve kasılmanın gereksiz olduğu festival, herkesin kaynaşacağı samimi ortamlar yarattı.
Festivallerin hoşluğu biraz da burada... Özellikle Toronto gibi Hollywood starlarını ve dünya sinemasını bir arada ağırlayan dev etkinlikler; hayatta tanışması mümkün olmayan insanları buluşturur. Mesela; Brad Pitt ile adı Kuzey Amerika'da ilk kez duyulan Afrikalı yönetmen Akin Omotoso'yu kol kola görmek mümkün olabilir! Zaten Toronto Film Festivali'nin son yıllarda bu kadar büyümesinin bir nedeni de; samimi bir ortam yaratabilmesinde! Aldığı ölüm tehditlerine rağmen seyirciyle teması ihmal etmeyen Michael Moore'la benim gibi ayaküstü konuşup hal hatır sorabilirsiniz. Yani Toronto herkesi kaynaştıran bir festival.
KONUK LİSTESİ KABARIKTI Bugün sona erecek olan '31. Toronto Film Festivali'ni ziyaret eden konukların listesini tutmak bir hayli güç. Reese Witherspoon, Sean Penn, Dustin Hoffman, Carrie-Anne Moss, Russell Crowe, Brian De Palma, Matt Damon veya David Crononberg bunlardan bir kaçı. Önceki gün 'Bobby' adlı filminin tanıtımı için yan yana poz veren Hollywood'un iki ünlü kadın oyuncusu Sharon Stone ile Demi Moore'un objektiflerin ilgi odağı olması da kaçınılmazdı. Bir arada rol aldıkları 'El Cantante' ile festivale konuk olan Jennifer Lopez ve kocası Marc Anthony'nin çizdikleri mutluluk tablosu da belli ki filmden ziyade magazin habercilerine yarayacak. 'Fahrenheit 9/11'den iki yıl sonra ilk kez bir festivale katılarak sessizliğini bozan ve yeni filmi 'Sicko'dan bazı görüntüler eşliğinde sahneye çıkan Michael Moore ise yine Başkan Bush'a saldırmasıyla eski formuna kavuştuğunu gösteriyor. Bu kez Amerikan sağlık sistemini eleştireceği 'Sicko' adlı filmiyle 2007 yazında sinemaseverlerle buluşacak olan Michael Moore, aldığı ölüm tehditlerini bile esprili bir dille anlatarak kahkaha yaratmayı tercih ediyor.
BURADA KASMAYA GEREK YOK Tabii ki bunlar işin 'festival' tarafı. Sayısız Hollywood filminin prömiyeriyle renklenen kırmızı halılar bir yana; Toronto'da esas dünya sineması da baş tacı ediliyor. Bir festival partisine katılan Sean Penn'in, Ortadoğu'dan gelen sinemacılarla tanışma isteğinde de Toronto'nun 'iki dünyayı buluşturan' rahat atmosferinin rolü büyük. Yani burada Cannes'da olduğu gibi 'kasmak' gereksiz. Aynı zamanda; Cannes ve Berlin gibi film endüstrinin önemli bir satış yeri olan Toronto'da işler pek ciddi. Burası para ile yeteneği buluşturan çok önemli bir pazar. Özellikle filminizin Kuzey Amerika'da gösterime girmesini, dünyanın en önemli dağıtıcımlerı tarafından satın alınmasını veya uluslararası festivallere davet edilmesini istiyorsanız; Toronto bu işin tam da yeri. Yani hem ziyaret hem de ticaret. Bu nedenle böylesine dev bir etkinlikte Türkiye'den üç filmin birden yer alması çok önemli.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|