|
|
Cemaatler ve demokrasi
Harrison Ford'un "Witness" diye bir filmi vardı. Uyuşturucu çeteleri ve bir dizi cinayete bulaşmış polis grubuyla mücadele eden bir polis memurunun heyecanlı öyküsünü anlatır bu film. Çeteyle başı derde giren Ford yaralı olarak kaçar ve bir Amish köyüne sığınır. Anabaptist Hıristiyan kolunun temsilcisi olan Amishler ağırlıklı olarak Amerika ve Kanada'da yaşayan ve inancı İsa dönemi koşullarında yaşayan bir grup olarak biliniyor. Pennsylvania, Indiana, Ohio, Maryland gibi eyaletlerde ağırlığını hissettiren Amishler'in sayısının 200 bin civarında olduğu sanılıyor. İnançları gereği toplumun kalan kısmından ayrı yaşamayı tercih eden Amishler, askere gitmiyor, sosyal sigorta kapsamına girmiyor, devlet yardımı kabul etmiyor. İnanca ilişkin sıkı kuralları olan Amishler otomobil ve elektrik gibi teknoloji ürünleri kullanmıyor, özel giysilerini giyiyor. Aynı şekilde Brooklyn'e yolu düşen biri özel giysileri, katı kuralları içinde yaşayan Hasidik Yahudileri'ne rastlar. Onlar da Yahudiliği Musa dönemi koşulları içinde yaşamaya çalışır. Siyah elbiseleri, beyaz gömlekleri ve şapkalarının altından uzanan favorileriyle gözden kaçmaları mümkün değildir zaten. Aynı görüntülere yurtdışına seyahat ediyorsanız havaalanlarında rastlayabilirsiniz. Havaalanının bir köşesine çekilmiş ibadetini yapan Hasidik gruplarına... Baktığımızda her büyük dinin içinde peygamberler dönemindeki altın çağa inanan ve o çağın koşulları içinde yaşamaya çalışan cemaatlerin varlığını görürüz. İstanbul'un Fatih semti de bu açıdan bu grupların varlığını sürdürdüğü bir semt olarak öne çıkıyor. İsmailağa Camisi cinayetiyle gündeme gelen bu cemaatin varlığı yeni bir şey değil. Aslında Türk basını haber sıkıntısı çektiği dönemlerde bu semti ve farklı giysiler içindeki sakinlerini gündeme getirir. Oysa bu grup İslam'ın altın çağına dönme iddiasında olan ve kendisi gibi giyinip davranmayan diğer Müslümanları bile dışlayan bir yapıya sahiptir. İnanç varsa, onun temsilcisinin koşullarını arzulayan inananlar olacaktır. Hiçbir devlet vatandaşını böyle bir inançtan alıkoyamaz. Burada kamuya düşen, cemaate giriş ve çıkış hakkının serbestliğini denetlemek olabilir. Yani diğer sivil toplum kuruluşlarında olduğu gibi, bireylerin kendi hür iradeleriyle katılıp yine kendi hür iradeleriyle ayrılabildikleri bir cemaat olup olmadığına bakabilir. Eğer bireyler iradeleri aleyhine bir yapı içinde tutulmaya çalışılıyorsa ortada bir suç vardır ve bunun gereği yerine getirilir. Yoksa küçük bir grubun varlığını tüm bir topluma mal edemezsiniz veya tüm cami cemaatine suçlu muamelesi yapamazsınız. Tıpkı modern yaşam seçmiş insanlar arasında uçlarda yaşayanların davranış biçimini tüm modern insanlara atfedemeyeceğiniz gibi. Aksi tutum insan haklarına tümden aykırı bir davranış modelini seçmek olur. Demokrasiyi yaşam biçimi olarak seçiyorsak kurallarına uymamız gerekir.
|