Hiç risk yoktu!
Size tezkereyle filan alakasız bir şey anlatacağım. O gün de çok dikkatimi çekmişti ama sonra vahim bir de olay oldu.
Geçenlerde TV kanalları arasında dolaşıyordum ki; Şen şakrak bir mikrofonlu kız ile paraşütçü. Gazeteciliği gazetecilik gibi yapan televizyoncu meslektaşlar bağışlasın ama, bir de "mikrofoncu kız ve erkekler" mevcut. İşte o bağyanlardan biri, fıkır fıkır, kıkır kıkır röportac yapıyo. Kendi öle diyo. Mevzu, "deniz paraşütünün riski var mı?" Yani sorular bunun üstüneydi. Kızımız Allah'ın izni, Peygamber'in kavliyle oğlana soruyor. Oğlan, jöle bir genç. Deniz motoruyla çekilen ve müşteriyi uçuran paraşüt sektöründe istihdam halinde. Çekici yani. Kızımız durmadan aynı soruyor: "Riski va mı? Hiç riski yok mu? Ama şöyle de mi yok? Böyle de mi?" Aslında sormuyor değil, soruyor; hem de her pozisyondan soruyor. Lakin aldığı cevapları irdeleyecek, ciddiyeti kavrayacak, kavradığını değerlendirecek ve hiç olmazsa azıcık uyaracak durumda değil. Laf olsun, görüntü dolsun, kakarakikiriyle geyik yapılsın, buna da magazin densin diye soruyor. Oğlan da, sırıta sırıta, saçını başını parmaklayarak, "Risk yok" diyor. Beş senedir bu işi yapıyormuş da, hiç sorun olmamış, herkes güvensinmiş, herkes yapabilirmiş, alt tarafı denize düşülürmüş, paraşüte şey olsa nolurmuş ki. Bakın, bir TV kanalı, fıkır fıkır mikrofonlu kız ile şapur şupur paraşütçü oğlan aracılığıyla "Risk yok" mesajı verip durdu. Bunu izleyen kimi mikrofonsuz genç kızlar ile jöleli jölesiz genç erkekler yahut orta yaşlılar, hep genç kalmak isteyenler, azıcık heyecan, "denişiklik" isteyenler filan da, işin aslını pek bilmeden heveslendi. Yazıyorum ama, ben de etkilendim. Yapayım istedim de, hani kalbim filan şey olur diye çekindim. Ama sonra ne oldu? Birkaç gün sonra, programı izlemiş yahut izlememiş, birisi denize çakıldı. Öldü. Biliyorsunuz. Programı izleyip paraşüte asıldı ve denize çakıldı, demiyorum. Lakin; Şimdi o mikrofonlu kız, jöleli oğlan, kanalın müdürleri filan herhangi bir vicdan azabı duyar mı, merak ediyorum. Merak ediyorum, insanların gözünün içine baka baka, emin olmadan, kafadan atarak, geyik laubaliliği ile o güvenceyi verebilmek hadlerine miydi? O ne arsız, yüzsüz, şımarık, ölçüsüz, kendini bilmez, insanları muhtemel bir ölüme de davet eden, cehalet içinde çok bilmiş geçinen, sorumsuz bir "Risk" mavrasıydı öyle! İnsanları inandırmak, ikna etmek, başını sonunu bilmeden masal anlatmak ve adeta ölüme yollamak bu kadar kolay mı!
Dedim ya, henüz geçen ay içinde olmuş bu gerçek TV, hayat ve ölüm hikayesi "Tezkere" ile tamamen alakasızdı. Yapmayın lütfen; Başbakan'ın "Lübnan'da risk" mesajlarına filan benzediğini de nereden çıkardınız? Bir ülkenin başbakanı o kadar da sorumsuz olur mu hiç! Paraşüt meselesi öyleydi işte. Hiç risk yokken, birisi öldü.
|