|
|
Uzuvlarımızı çalan getirip, yerine koysun!
TGRT ekranlarında gözüm 'Gizli Dünyalar'a takıldı. Örneklerine Samanyolu TV ve Kanal 7'de sıkça rastladığımız, insanlara dini ve ahlaki vecibelerini hatırlatan, 'tebliğ' misyonlu dramalardan biriydi. Zeliha ile Merve can ciğer iki arkadaştır. Zeliha mutaassıp bir ailenin yetiştirdiği, başı kapalı bir genç kızdır. Merve ise modern tarzda yetiştirilmiştir. Aileleri, iki kıza da baskı yaparlar. "Zeliha ile görüşmeyeceksin. O türbanlı kızla ne işin var?" ya da "Bir daha Merve ile görüştüğünü görmeyeceğiz. Ondan gelecek kötülüklerin farkında değil misin?" gibi dayatmalara karşılık, iki arkadaş gizlice görüşmeye devam ederler.
KADERİN CİLVESİ Zeliha bir gün rahatsızlanır. Doktor, böbreklerinin iflas ettiğini, böbrek nakli olmazsa kısa sürede öleceğini ailesine söyler. Aile bireylerinin hiçbirinin doku örneği, Zeliha'ya uymamaktadır. Merve durumu öğrenince ailesine haber vermeden, gizlice hastaneye başvurur. Tesadüf bu ya, dokusu tutar. Ama isminin açıklanmasını istemez. Ertesi gün Zeliha'nın ailesi ameliyatın çok iyi geçtiği müjdesini alır. Böbreğini bağışlayan hayırseveri öğrenmek için doktoru sıkıştırır. Doktor koridorda ilerleyen sedyedeki hastanın verici olduğunu söyler. Mutaassıp aile, kızın Merve olduğunu görür ve şoke olur. Merve'den binlerce kez özür dilerler. Bu sırada Merve'nin ailesi de olayı öğrenip, hastaneye koşar. Kızlarına çok kızar ve onu azarlarlar. Ancak doktor, önemli bir gerçeği açıklar. Ameliyat sırasında Merve'nin karnında kanserli bir ur olduğunu fark etmiş ve onu almışlardır. Doktor, "Eğer böbreğini vermek için bu ameliyata girmese, durumu fark etmezdik. Kanser yayılır ve onu öldürürdü" der. Bunun üzerine düşman aileler sarmaş dolaş olur. Programın nur yüzlü sunucusu "Görüyorsunuz, İslam hoşgörü dinidir. Görünüşlerin, inanışların önemi yoktur. Öncelikle insan olduğumuzu unutmamamız gerekir" diyerek, konuyu bağlar... İlk bakışta faydalı bir mesajı olduğunu düşünsem de, üzerine biraz kafa yorduğumda bu tür yapımların ders vermek isterken, farklı hayat görüşleri arasındaki cepheleşmeyi daha belirgin hale getirdiğini fark ettim. 'Biz' ve 'Onlar' ya da 'Ötekiler' gibi sınıflandırmaların altı, bu tür yapımlarla sanki daha bir koyu renkle çiziliyor gibime geldi. Plajlarda haşemalılar ile bikinililerin kavgaya tutuştuğu, kumsalların brandalarla bölündüğü şu günlerde, farkları sürekli gündemde tutmanın kimseye bir faydası yok. Benim rahmetli anneannem başörtüsüz sokağa çıkmazdı. Plajda parası olmayan köylü kadınların, ya da yaşlıların dışında kimse elbiseyle denize girmeye kalkmazdı. Peki ne oldu bize? Neden bu tür 'köşeli mesajlı' filmlere ihtiyaç duyar olduk? Hangi uzvumuzu kaybettik? Beynimizi mi, yüreğimizi mi? Onları kim çaldıysa getirip, yerine koysun lütfen!..
|