Efes...
Avusturya'nın Ankara Büyükelçisi Dr.Heidemaria Gürer'e iletilmesi ricasıyla... Avusturya Büyükelçiliği, Atatürk Bulvarı, 189, Kavaklıdere, Ankara.
Sayın Büyükelçi... Milâttan önce 300 yılında kurulan ve şu anda İzmir'in Selçuk İlçesi sınırları içinde bulunan Efes Antik Kenti'ni, iğneyle kuyu kazar gibi, siz günışığına çıkarıyorsunuz. Öncelikle sağolun. Sizin de bildiğiniz gibi, dünyada eşi benzeri olmayan kültür miraslarından biri bu. Boru değil, 2 bin 300 yaşında. Türk zenginlerin, gezdikten sonra anlata anlata bitiremediği, Roma'daki Colloseum, bunun yanında anca kümes olur. Ama malum, bu durum bizim umurumuzda bile değil. Biz daha çok, hangi kıyı şeridini kime peşkeş çekeriz, eroin parasıyla nasıl otel kurarız, yazlıkları yabancılara nasıl kakalarız, müzelerdeki eserleri nasıl araklarız, o işlere bakıyoruz. Harabe marabe bizi bozar. Bu yüzden parayı siz veriyorsunuz. Sizin arkeologlar da kazıyor. Bildiğim kadarıyla Avusturya Bilimler Akademisi, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ve Avusturya Efes Dostları Derneği ile yürütüyorsunuz bu çalışmaları... Yıllardır çaba harcıyorlar. Size de pes vallahi... Biz kendi toprağımızdaki muhteşem varlığın yüzüne bile bakmazken, siz, size ait olmayan ülkedeki varlığı, "dünya mirası" olarak görüp, özel dernek kurmuş, üniversitelerinizi falan seferber etmişsiniz... Ve yine bildiğim kadarıyla, sizin ülkenin, Bank Austria, Credit Anstalt, Onau, Evn, Kallngerbau, Österreichische Lotterien, Rzb, Siemens, Strabag, MetallbauIber, Verbubdplan, Generali, Obb, Vatech gibi firmaları, sponsor... Yani, parayı bunlar ödüyor. İyi de yapıyorlar. Çünkü bizim firmalar, genellikle, ilk fırsatta ihale kapacakları partilere, 5'inci sınıf şarkıcıların konserlerine ve yabancı futbolcu transferlerine sponsor oldukları için, Efes'e Mefes'e ayıracak paraları yok maalesef. Bir Türkle evli olduğunuz için iyi bilirsiniz.
Peki bu dilekçeyi size niye yazıyorum? Şundan... Dün Efes'teydim. Çocukluğumdan beri sabırsızlıkla beklediğim, kazılarınızı adeta santim santim takip ettiğim, "gün gelecek bitirecekler, ben de gezeceğim" diye hayal ettiğim "Teras Evleri"ni de günışığına çıkarıp, hizmete açmışsınız. Üzerini özel bir malzemeyle kapatıp, arkeoloji mabedine çevirmiş, 50 derece sıcakta bile püfür püfür gezilmesini sağlamışsınız. Gezdim, büyülendim.
Ricam şu... Efes için kılını bile kıpırdatmayan bizim Kültür Bakanlığı, Efes'e girerken adam başına 10 lira alıyor, içeri giriyorsunuz, Teras Evleri'ni gezmek isterseniz, bir 10 lira daha alıyor. İki defa bilet. Böyle bir rezalet, takdir edersiniz ki, dünyanın hiçbir yerinde yok. Girişte para ödeyen turist, ikinci kez para istendiği zaman, "soyulduğunu" düşünüyor ve küfür edip, Teras Evleri'ni gezmiyor. Emeğinize yazık... Söyleyin sizin Kültür Bakanı'na, bizim Kültür Bakanı'nı arasın lütfen... Ya Efes'e girişte 10 lira değil, 20 lira alıp, "burasını gezmenin fiyatı budur" desinler... Ki, bunu akıl edemiyorlar. Ya da ikinci kez para alma ayıbından vazgeçsinler. Çünkü burayı gezmek için, yüzlerce, binlerce kilometre öteden gelen insanların, 10 lirayla 20 lirayla derdi yok. Aynı yeri gezmek için iki defa para ödeyip, "keriz yerine konmak" istemiyorlar, hepsi bu.
"Bizim" Efes'in bütün sorumluluğu "size" yüklendiği için, bu işi de sizin halledebileceğinizi düşündüm... Efes denince, aklıma sizden başka bir merci gelmedi... Umarım, pazar pazar rahatsızlık vermemişimdir. Yılmaz.
|