|
|
Onlar, unutulmaz tiyatrocular kuşağı...
Onlar kendilerine özgü bir kuşaktırlar. Ülkemizde tiyatronun henüz bitip tükenmediği, Muhsin Ertuğrul'un açtığı yoldan gelişerek, gürbüzleşerek yürüdüğü yıllarda bu mesleğe gönül vermiş, yıllar boyu sahnede farklı karakterler yaratmayı, değişik kimliklere bürünmeyi, hep seyirci karşısında olup ona yeni, güzel ve doğru şeyler vermeyi hayatlarının en büyük amacı saymış bir kuşağın mensuplarıdır. Onlar, has tiyatrocular, gerçek sanatçılardır. Onlar üç-beş kuruş için çabalanmış uzun bir ömrün sonlarında, ancak adına televizyon dediğimiz çağdaş kitle iletişimi alanı sayesinde ülkenin malı olmuşlar ve geniş biçimde tanınmışlardır. O yerli dizilerde canlandırdıkları, adları Ahmet, Mehmet, Sabri, Fahriye, Perihan vs. olan kişilikleri tüm bir ulusa sevdirmişler, hepimizin can dostu olmuşlardır. Ve yine bu sayede ileri yaşlarında birazcık maddi rahata da kavuşabilmişlerdir. Onlardan birini daha yitirdik. Mehmet Akan, az sayıdaki karşılaşmalarımızda, bana hep son derece zarif bir İstanbul efendisi, gerçek bilgi ve görgüsünü içinde saklayan bir bilge olarak görünmüş bir müstesna insandı. Doğan Hızlan doğru söylemiş; o sadece Sabri Bey değildi elbette... Bizimkiler'in öfkesi burnunda apartman yöneticisinden çok daha başka ve engin kişilikler yarattı, oyunlar yazdı, sahneledi. Ama halkın gönlünde Sabri Bey olarak kaldı. Ne zararı var? Mehmet Akan'a rahmet dilerken, onun kişiliğinde tüm o kuşağa saygılar sunuyorum.
|