| |
Asker yollamak prestij konusu
Lübnan dönüşü Dışişleri Bakanı Gül ile uzun bir sohbet yaptık. Lübnan'da gördüklerinden son derece etkilenmişti. Ülkenin İkinci Dünya Savaşı'ndan çıkmış Almanya gibi görüntüsü, halkın müthiş acısı Gül'ün yüreğindeydi. Abdullah Gül'e Lübnan'daki görüşmelerini ve Türkiye'nin asker yollama konusundaki tavrını sordum. Asker yollama konusunda henüz net bir görüş yok. Abdullah Gül, bölgeye gitmesi halinde Türk askerinin güvenlik sorunu yaşamaması için şimdiden altyapı temaslarına başlamış. Sürekli "Askerimizin güvenliği" diyor. Bölgenin riskli olduğunu söylüyor. Bu riski minimuma indirmeye çalışıyor. Ziyareti sırasında Lübnan hükümetinde yer alan Hizbullah temsilcisi bakanlarla görüşmüş. Ve şu hayati soruyu sormuş: "Buraya Türk askeri gelirse siz onu dost olarak mı karşılayacaksınız, yoksa düşman mı göreceksiniz?" Hizbullahlı bakanların verdiğin yanıt net: "Siz bizim dostumuzsunuz. Burada olmanız bizim için önemli. Sizi dostlukla karşılayacağız." Bunun üzerine Gül'e şunu soruyorum: "Demek ki asker yollayacağız öyle mi?" Gül yanıtlıyor: "Bunun kararını Meclis verecek." Fakat Gül'ün şu sözlerinden asker yollamaktan yana olduğunu anlıyorum. Dışişleri Bakanı şöyle diyor: "İspanya, İtalya, Malezya, Pakistan gibi ülkeler asker yollayacağını deklare etti. Biz buralarda yüzyıllarca hüküm sürmüş bir devletin mirasçısı olarak üstelik de Ortadoğu'nun en güçlü, en sağlam devleti olarak bu işin dışında kalırsak ciddi bir prestij sorunu yaşayabiliriz. Orada olmamız herkes açısından doğru bir hareket olacaktır." Gül'e Hizbullah'ın silahsızlandırılması gibi ağır bir görevin Türk askerine verilmesi olasılığından söz ediyorum. "Kesinlikle böyle bir şey yok" diyor. Söylediklerinden özetle şunları anlıyorum: Sadece Türk askerinin değil Barış Gücü'ndeki hiçbir askeri birliğin böyle bir görevi olmayacak. Bu görev Lübnan ordusunca ifa edilecek. Barış Gücü'nün tek fonksiyonu bir tampon bölge oluşturmak. Ve bu tampon bölge vasıtasıyla tarafların yani İsrail ve Hizbullah'ın karşı karşıya gelmesini engellemek. Ve böylelikle bir barış ve belki bunu takiben bir anlaşma ortamı sağlayabilmek. Öncelikli hedef bölgede akan kanı durdurmak, Lübnan'ın daha fazla harap olmasını engellemek. Gül'e askerlerin bu konudaki fikrini soruyorum. "Benzer fikirleri paylaşıyoruz. Prestij konusunda aynı fikirdeyiz. Tabii hepimizin ortak düşüncesi Türk askerinin maksimum güvenlik içinde olması. Bu olmazsa zaten orada olmayız" diyor. Sohbetin sonunda Gül benim fikrimi soruyor. Ben de Türkiye'nin bölgedeki etkinliğine yakışır, gücünü gösterir görevlerde yer alması gerektiğini her zaman yazdığımı söylüyorum.
|