'Ceza çok ağır oldu, ama dersimizi aldık'
Gece hayatının patronları "Dersimizi aldık ama bu kadar ağır cezalandırılmamalıydık," diyor. Şimdiden bölge halkını rahatsız etmeden altyapı hazırlıklarına başlamışlar bile. Ancak bunun için süreye ihtiyaç duyduklarını vurguluyorlar. Bir haftalık ceza için alınan yürütmeyi durdurma kararının yürürlüğe girmesiyle rahatlasalar da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın açıkladığı hafta içi 24:00 hafta sonu da 01:00'de müziğin tamamen kapatılması düşüncesinin ciddi bir darbe vuracağını söylüyorlar. Böyle bir uygulamanın sadece kendilerine değil, İstanbul'a, Türk turizmine kesilmiş bir ceza olduğunu söylüyorlar ve bu düşünceden vazgeçileceğini umuyorlar
'İşletme sayısı arttı böyle oldu' Rıza Büyükuğur (Anjelique): "Boğaz'da senelerdir bu işletmeler var ve gürültüye dikkat ettikleri için hiçbir problem olmuyordu. Fakat yeni gelenlerle işletme sayısı çok arttı ve herkes bu duyarlılığı göstermedi. Böylece gereğinden fazla gürültü çıkmaya başladı. Buna hem halk hem de idare tepki gösterdi. Buna itirazımız yok, gürültü olmuş olabilir ama kimler doğru, kimler yanlış ayırt edelim ki, ona göre hareket edelim. Aramızda daha önce uyarı ve ceza almayan mekânlar var ama onlar da cezalandırıldı. Biz tüm işletmecilerin kusurlarının farkına vardığını, gerekli dersi aldığını düşünüyoruz. Sektör olarak bu cezanın siyasi olduğunu düşünmüyoruz."
'Bizim mekânları tanımıyorlar' Kaya Demirer (Niş): "Bundan sonra rezervasyonları, F1'i, uluslararası medyada yaratacağı negatif etkileri düşünerek konuşmak lazım. Yaşanan olaylardan ders aldık. Seneye herkesin ses düzeni ve kirliliği için yatırımlar yapacağını İl Çevre Müdürlüğü'ne söyledik. İnsanları mutsuz ediyorsak zaten bunun giderilmesi lazım. Bu kararları veren kişiler, bizim mekânları görmediler, içlerini bilmiyorlar. Onlar saat 04:00'te çekilen Televole haberlerini biliyorlar. Kapatılan mekâların çalışanları 'Ailelerimizi de toplayıp 5 bin kişi Ortaköy-Kuruçeşme yolunu kapatalım,' dediler. Biz 'Sakın ha, bu doğru yol değil' dedik."
'Bizim de başbakanımız' Mehmet Koçarslan (Reina): "Yukarıdan bir emir geldiyse bu bizim için de emirdir, bu emri veren eğer sayın Başbakanımız ise bizim de Başbakanımızdır, sadece Üsküdar'dakilerin Başbakanı değil. Ama benim işletmeme, bu tür işletmelere girilmiyor. Buna da saygı duyuyoruz. Ama diğer yandan buraları bir değer ve buraların da görülmesi gerek. Görüldüğü zaman sadece magazin basınında yer aldığı gibi olmadığını, buraların yüksek seviyedeki turisti eğlendiren, yemek yediren, döviz getiren, yeniden gelmelerini sağlayan yerler olduğunu görürler. Çağrıda bulunuyorum, gelsinler, portakal suyu ikram edelim, servis yapalım, görsünler. Gördükleri zaman eminim ki, kafalarındaki gibi yerler olmadığını anlayacaklar. Sayın Turizm Bakanımız geldi gördü. Ben merak ediyorum, Turizm Bakanı'na soran oldu mu acaba bu kararları alırken. TUROB, TURSAB, Turizm Bakanlığı nerede? Yemek ve eğlence olmazsa bu otellere de kimse gelmez. Amaç üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi? Bu mudur benim ödülüm. Bugüne kadar mafyayla, uyuşturucuyla mücadele edip, sadece devletin verdiği yasal sınırlar içinde çalışıp polisle devletle işbirliği içinde olmanın ödülü bu mudur? Bir cezamız varsa katlanalım ama sezon ortasında bu işi kökten bitirmeyelim, öldürmeyelim. Biraz anlayışlı olsunlar, çözüm mümkün."
'Bir sıkıntı yarattığımız gerçek' Erol Kaynar (Sortie): "Karşılıklı yanlışlar var. Bizim kendi içimizde özeleştiri yapmamız gerek. Bazı insanları eğlendirirken bazı insanların da huzurunu ortadan kaldıramayız. Ancak bugün gelinen noktada bütün İstanbul Boğazı'nın sessizliğe bürünmesi de doğru değil. Bir sıkıntı yarattığımız gerçek ama bu çok sert bir ceza oldu. Kimse bu cezayı bir yerlere çekmeye çalışmasın. Bunlar da hoş değil. Kurumların, binlerce şikâyet olduğu noktada bir şey yapması gerekiyordu. Yapmazsa altında başka şeyler aranırdı. Açık alanlarda müzik yapılması belli şartlara bağlıdır, İstanbul'da bunu birdenbire uygulamak mümkün değildir. Sanırım bir orta yol bulunacaktır. Arkadaşlarımın nabzını tutan bir kişiyim, onların fikirleriyle, bürokrasinin fikirleri örtüşüyor. Önce bir gerginlik vardı ama şimdi gerçekten iyi niyet var. Önce hissi davranmış olabiliriz ama artık öyle değil. Bu cezadan büyük maddi kaybımız oldu ama manevi olarak da çok etkiledi. Mekânımın kapısında mühür görmek çok kötü. İlk kez böyle bir şey başıma geliyor. Bu beni manevi olarak çok üzdü, mekânımın önünden geçemiyorum. Hafta içi 24:00 hafta sonu 01:00'de müziğin kapatılmasını öngören düşünceden vazgeçileceğine inanıyorum, yoksa bu karar eğlence hayatını tamamen bitirir."
'Bu bir lobi faaliyetidir' Barış Tansever (Turizm Restoran ve Kulüp Yatırımcıları İşletmecileri Derneği Başkanı): "Şu ana kadar yedi gün cezanın ağırlığını konuşuyorduk, Kadir Topbaş'ın açıklamasını duyunca bu ceza bize hafif geldi. Bunun anlamı eğlenmeyin demek. Eğer 24:00 veya 01:00'de mekânlarda müziği kapattırırsanız, eğlence sektörünü yok edersiniz. Bizim harika bir şehrimiz var ve güzelliklerini, dünyaya eğlence ile pazarlama fırsatını yakalamışken bu kadar katı olmamak gerek. Ben, hem işletmeleri yok etmeyecek hem de insanları rahatsız etmeyecek bir yol bulacağımıza inanıyorum. Biz başkalarını rahatsız ederek para kazanmak istemiyoruz. Bunu biz teknik yatırımı yaparak çözeceğiz, çözmezsek cezaya da razıyız. Ama bu yatırımı yapanı, dışarıya sesi çıkarmayanı cezalandırmayın, kurunun yanında yaşı da yakmayın. Çengelköy'de yaşayanların ciddi lobi faaliyetlerinin neticesinde bu ceza geldiğini düşünüyorum. Ama Çengelköy halkının dertlerinin çözüldüğü takdirde bu işi de çözeriz. Devletle kavga olmayacağının bilincindeyiz, uzlaşmak gerek. Bizler de burada ticaret yapıp insanları mutlu etmeye çalışıyoruz. Ama bunu yaparken başkalarını rahatsız ediyorsak çözmek zorundayız. Bunu da biliyoruz ve çözeceğimize de söz veriyoruz. İstanbul'u karanlığa, sessizliğe gömmenin manası yok."
|