|
|
|
|
|
|
İran'da böbrek nakli bekleyen kalmadı
Ülkeler, böbrek nakli listelerini sıfırlayabilmek için kendi sistemlerini geliştiriyorlar. İran, kurduğu sistemle yüzlerce böbrek bekleyen hastadan oluşan listesini sıfırladı. Türkiye de listesini İran modelini uygulayarak hiç değilse azaltabilir mi?.
Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Alper Demirbaş, böbrek naklindeki son gelişmeleri anlattı:
* Böbrek nakli sorununu dünyada tamamen çözen bir ülke var mı? İran var. İran'da 200n yılında yayınlanan bilimsel bir makaleye göre; 2002 yılının sonunda kontrollü ve ödüllendirilmiş bağış sistemiyle, İran 2002 yılı sonunda İran böbrek nakli bekleme listesini sıfırladı.
* Başka ülke örneği var mı? Amerika'da organ alışı ve satışı, yani ticareti, dünyadaki bütün ülkelerde olduğu gibi yasaktır. Ve Amerika'da kadavra vericili böbrek nakli, tüm böbrek nakilleri içindeki oranı 1988 yılında yüzde 73'ken, bu oran 2000 yılında yüzde 50'nin altına indi. Diğer bir deyişle; canlı vericili böbrek nakilleri çok hızlı bir şekilde artmaya başladı. 2000 yılında tüm canlı vericili nakillerin yüzde 1n'ü, eş dışı eş olmayan akrabalık bağı olmayan kişilerden yapıldı. Amerika'da yine arkadaşlar arası böbrek nakli yapılmasını kabul eden böbrek nakli merkezi oranı, 1999 yılında yapılan bir anket çalışmasında yüzde 93'e çıktı.
* Tehlikeli yönleri yok mu? Akraba olmayanlar arasında yapılan böbrek nakli, iki ucu keskin bir bıçak. Bunun bir tarafında organ ticareti var ki; asla kabul edilemeyecek bir durum. Diğer tarafında da İran gibi ahlaki ve sınırları iyi saptanmış bir yöntemle, böbrek nakli bekleme listesinin sıfırlanması var. İyi bir yöntem geliştirilebilirse, şu anda böbrek bekleyen hastaların sorunları tamamı çözülebilir. Ama iyi bir yöntem geliştirilemezse, organ ticaretini de azdırabilecek bir metot.
* İran bu sistemi uygularken organ ticaretini nasıl engelleyebiliyor? İran modelinde vericiler, devlet kontrolünde bir kuruma başvururlar. Bu kurumun adı Diyaliz ve Transplant Hastaları Derneği. Aynı şekilde alıcılar da bu kuruma başvuruyor. Uygun alıcı ve verici saptamasını bu kurum yapıyor. Daha sonra vericiye, devlet, sağlık güvencesi veriyor. Kurum ya da hasta tarafından belli bir miktar ödül veriliyor. Bu ödül miktarı kişiden kişiye değişebiliyor. İran'da bu modeli uygulayanlar, açıklamasını şöyle yapıyorlar: Örneğin bir asker, polis ya da itfaiyeci, toplumun iyiliği amacıyla çalıştığı için toplum ona bir maaş ödüyor. Bu felsefeyle bakıldığında; organını tanımadığı bir kişiye bağışlayan kişi de toplumun iyiliğine çalışmaktadır ve dolayısıyla birbirine benzer durumlardır diye düşünüyorlar. Bu nedenle ödüllendirilmesinin ahlak dışı olmadığını savunuyorlar. İran'da bu sayede, organ kara pazarını da ortadan kaldırdıklarını öne sürüyorlar. Kendilerinin belirttiğine göre; İran'da bu yöntemin geliştirilmesinin nedeni kadavra vericili organ nakli programlarının gelişememiş olması nedeniyle, çaresiz kalmaları. Birkaç kısıtlamaları var: İran dışından gelen bir alıcıya bir İran vatandaşından organ bağışı yapılmıyor, bunun tersi de geçerli. Yani mutlaka kendi vatandaşları arasında nakil olmak zorunda.
* Neden yalnızca kendi vatandaşları için bu sistemi uyguluyorlar? Çünkü o zaman ticarete dönüşebileceğinden korkuyorlar. Zengin ülkelerden hastaların da gelip parasını ödeyerek nakil olabileceğini, böylece İran'ın bir piyasaya dönüşebileceğinden çekiniyorlar. İranlılar, kendilerini, 'biz kendi vatandaşlarımız dışına açarsak o zaman bunun ticaretinin önünü açmış oluruz' diyerek savunuyorlar.
* İran'da alıcı ve verici birbirini tanımıyor mu? Bütün akraba olmayan vericiler, devletten sağlık güvencesi almalarının yanı sıra alıcıdan ve yardım örgütlerinin birinden ödül de alabiliyorlar. Ama bu doğru mu, değil mi, tartışılması gerekli. Çünkü bence bu nokta yanlış. Alıcı ve vericinin birbirini bilmemesi gerekli.
* İran'da parası olan insanların daha kolay organ bulması kolaylaşmıyor mu bu durumda? Yayınladıkları bilimsel çalışmalarla; bu şekilde nakil yapılan hastaların yüzde 50'sinden fazlasının, düşük sosyoekonomik seviyeden hastalar olduğunu gösterdiler. Bu söylenince, nakil yapılabilecek hastaların zenginlerin olduğu düşünülebilir. Ama yine kendi yaptıkları araştırmalarda; alıcıların, böbrek nakli olan hastaların yarısından fazlasının fakir hastalar olduğunu gösterdiler.
* Dinen sakıncası var mı? Dini boyutunu bilmiyorum ancak dini kuralların katı bir şekilde uygulandığı İran'da bile bu sistem uygulandığı için sanıyorum, dinen bir sakıncası yoktur.
* Size, tanımadığı birine organını vermek isteyen insanlar geliyor mu? Maalesef her organ nakli merkezine olduğu gibi bize de sık sık işi ticarete döküp böbreğini satmak isteyenler başvuruyor. Bu kabul edilemez, yasal olmayan ve ahlak dışı bir yöntem. İran modeli, organ satışını içeren bir model değil. Ancak insanların karşılıklı talepleri varsa bunları bir sistem içinde değerlendirmek gerekir. Çünkü bazen de rüyasında görüp sevaba için organ naklinde bulunmayı isteyen insanlar başvuruyor. Onlar hakkında son kararı etik kurul veriyor.
* Başka ülkelerde de buna benzer uygulamalar var mı? Ülkeler kendi kültürel yapılarına göre çeşitli çözümler bulmaya çalışıyor. Bu bazen bize itici gelebilir ama her ülkenin kendi şartı önemli. Mesela Çin'de de idam edilen insanların organları parayla alınıp nakil yapılıyor. Mahkumlar kafalarına kurşun sıkarak öldürüyorlar. Kurşun sıkar sıkmaz da mahkumların organlarını naklediyorlar.
ESRA TÜZÜN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|