|
 |
|
 |
  |
|
Sadrazam torunu haber prensesi
Yedi yıldan beri ekranda bir önceki günün gelişmelerini anlatan haber sunucusu Banu Güven: "Arada bir doğayla baş başa ve mutlak sessizlik içinde olmam lazım. Tatildeyken konuşmaya bile üşeniyorum".
Adına internet siteleri açılıp, fan kulüpleri kurulan haber sunucusu Banu Güven; çocukluğu yalıda geçmiş bir sadrazam torunu. Hayranlarının 'melek' adını verdiği Güven, bu haftaki Yeni Aktüel dergisinin kapağında yer aldı. 7 yıldır NTV ekranında '24 Saat' isimli programında bir önceki günün gelişmelerini bildiren Güven; bakışı, kaşını kaldırışı, saç kesimi, kıyafetleri ve makyajıyla çok konuşulan bir televizyon yüzü haline gelse de yine de 'iyi bir haberci' olarak anılmayı tercih ettiğini anlattı.
SESSİZLİĞİ ÖZLÜYORUM Şimdilerde İstanbul dışında tatil yapan güzel sunucu, "Arada doğayla baş başa kalmam gerekiyor. Mutlak sessizliğin içinde olmam lazım. Tatile çıktığımda konuşmaya bile üşenip, yarım laflar ediyorum" dedi. Soyu; Köprülü Mehmet Paşa ve Fazıl Ahmet Paşa'ya kadar dayanan Güven, bahçesinde büyüdüğü yalının, dedesi Amcazade Hüseyin Paşa'nın Anadoluhisarı'nda yaptırdığı yalı olduğunu belirterek çocukluk yıllarını şöyle anlattı:
İYİ BİR KURBAĞAYIM "Biz bütün kuzenler yazlarımızı o yalının bahçesinde geçirirdik. Dedem bizi etrafına toplar ve oyunlar öğretirdi. Aile arasında buna 'dede okulu' derdik. O okulda koşma, yüzme, üç adım atlama olimpiyatları düzenlenirdi. Ben yüzmeyi de Boğaz'da öğrendim zaten. İyi bir kurbağayım..." Yedi yıllık deneyime rağmen kamera karşısında her gün heyecan yaşadığını anlatan güzel sunucu, mesleğine duyduğu saygı ve sevgiyi de şöyle dile getirdi: "1999 yılının mayısında Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki duruşmasıyla başladığım ilk haber bülteninden beri heyecan devam ediyor. Deep Purple üyeleriyle röportaj yaparken de, Condoleeza Rice'ın karşısında oturup sorularımın cevaplarını dinlerken de heyecanım değişmiyor..."
KAFA KAFAYA VERDİK NTV henüz emekleme dönemindeyken çalışmaya başlayan Güven, çok genç ve iyi bir kadro olduklarını hatırlatarak o yılları şöyle anlattı: "Yöneticilerimiz de çok gençti. Biz muhabirler, 20 dakikayı bulan birtakım paketler, dosyalar hazırlayıp onların yayımını yapıyorduk. Derken haftalık bir program yapmaya karar verdik. Mirgün'ün (Cabas) NTV'ye yeni katıldığı günlerdi. Kafa kafaya verip 'Geçen Hafta Bu Hafta' diye bir şey çıkardık. Sonra bir ara gece haberlerinde bir boşluk oluştu. O sırada Kosova Savaşı sürüyordu. Gündem sıcaktı yani. Sürekli 'bir şeyler yapalım' diye düşündük. Yöneticilerle konuştuk ve bize güvendiler. Bütün olan bitenin içinde daha faal bir şekilde yer alıyor olmak, soruları soran kişi olmak, o soruları izleyicilerin aklına getirmek... Bütün bunlar bizi heyecanlandıran şeylerdi. Ve bu benim için aynı zamanda bir meydan okumaydı."
|
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|