6 Ok, 9 Işık
CHP lideri Baykal'ı Sivas'ın Divriği ilçesinde MHP'lilerin de karşılaması, kumsalda güneşlenen tatilciler kadar gevşemiş siyaset kulislerini canlandırıverdi. Konvoydaki MHP'lileri yadırgamayan Baykal'ın "açılım"da vardığı noktayı gösteren cümleleri ise, güneşleme sonrası duş işlevini gördü: "Milliyetçilere elimizi uzatıyoruz, gelin CHP'ye!" Belki size çelişkili görünecek ama aslında Baykal'ın yaklaşımı, tarihi, coğrafi, siyasal, ideolojik arka planları bulunan bir sentezi yansıtıyor. Her şeyden önce, CHP'nin kuruluş tarihi ve ilk kurultayı olarak, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulduğu 4 Eylül 1919'daki Sivas Kongresi gösterilir. Zaten Mustafa Kemal Atatürk de CHP kurultaylarında yaptığı konuşmalarda "Görüş ayrılıklarının bir yana bırakılarak ulusal davada güçbirliği yapma"nın ve bu sayede zafere ulaşmanın somut örneği olarak hep Sivas Kongresi'ni gösterdi. Sivaslı MHP'liler pekala Baykal'a o 1919 ruhunu hatırlatmak istemiş olabilirler. Ayrıca iki partinin "Umdeleri" arasında "Milliyetçilik" özel ve ortak bir önem taşıyor: CHP'nin 6 Ok'undan üçüncüsü, MHP'nin 9 Işık'ından birincisi bu ilkeyi işaret ediyor. Dahası iki partinin de milliyetçilik anlayışları ırkçı perspektifle başladı. Örneğin Avrupa'da "Nasyonalist" kasırgaların esmeye başladığı yıllarda CHP'nin ideologları milliyetçiliği şöyle tanımlıyorlardı: "Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük, Çerkeslik ve hatta Lazlık ve Pomaklık gibi fikirler telkin edilmiş olan vatandaşlarımızı kendimizden sayarız. Bugünkü ilmi hakikatler 510 bin, birkaç yüz bin, hatta mesela bir milyonluk kitlelerde müstakil bir milliyet tasavvur etmeye imkan bırakmaz." (Recep Peker, CHP Programının İzahı, 1931) "Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük kan meselesi olduğu kadar, vicdan ve kültür meselesidir." (Şükrü Saracoğlu, Hükümet Programı konuşması, 1942)
Mozayik ve çiçek bahçesi MHP'nin "ilk" milliyetçilik anlayışını özetlemek için Alparslan Türkeş'in "Türkiye bir mozayiktir" iddiasına verdiği veciz yanıtı hatırlatmak herhalde yeterli olur: "Ne mozayiği lan!" Ancak zamanın ve "Değişmeyen tek şey değişimdir" ilkesinin önlenemez tsunamisi, iki partide de milliyetçilik tanımını çağdaş anlayışa getirdi. Bugün CHP milliyetçiliğini şöyle ifade ediyor: "Ayrışma değil, bütünleşme hareketi. Tüm etnik ve kültürel kimliklere saygılı. Hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun, hangi inancı paylaşırsa paylaşsın, tüm yurttaşların hukuklarının eşitliği. Herkesin ülkenin asli sahibi olması." MHP'nin yeni milliyetçilik anlayışının da alt kimliklere saygı temeli üstüne kurulu olduğunu Genel Başkan Devlet Bahçeli, şiir kadar güzel kurulmuş cümlelerle kamuoyuna açıkladı: "Bu vatan topraklarının her karışı, her bölgeden şehit insanların kanıyla sulanmış bir çiçek bahçesidir. Bu bahçede her renk ve kokuda çiçek vardır. Bunların arasına ayrık otu ekip, bunları yok etmeye ve söndürmeye kimsenin hakkı yoktur." Kısacası CHP de, MHP de milliyetçiliklerini "Anayasal yurttaşlık" tanımına indirgediler. Doğru, gerçekçi ve insancıl. Divriği uzlaşması sağa açılan CHP ile hızla ve ısrarla merkeze yönelen MHP'yi -kulislerdeki senaryoların "top 10"unda aylardır bir numarada olan- 2007 sonrası koalisyon ortaklığına kadar götürecek mi, zaman gösterecek. Ancak iki partinin hedef kitlesinin de aklını bir hayli karıştıracağı kesin...
|