Türkbükü'ne gidelim hani benim Isabelle'im?
Bir haftalık yan gelip yatma arasından sonra, Türkbükü'nden, Gökova'ya oradan ta Çeşme'ye kadar izlenimlerle geri dönmüş bulunmaktayım. Müjdemi isterim! Ay durun durun, önce geçen cuma gecesi Bodrum Supperclub'ın (hani Sortie'deki dünyaca ünlü kulüp) açılışından bahsedeyim. Gölköy'deki eski Tampa'nın yanına konuşlanmış. Sortie'nin sahiplerinden, elinden uzun purosunu düşürmeyen güzel insan Erol Kaynar, mimar Eren Talu ve işadamı Faik Somer ortaklarmış. GölTürkbükü'nün dar ve bozuk yollarından tıngır mıngır geçerken, sağınızda 'Supperclub' tabelasını görünce, kendinizi arabadan atıverin, merdivenlerden aşağıya vuruverin.
DANSÇI YILMAZ MORGÜL Amaaan şu Bodrum da topuklara ziyan canıııım. Her yerde bir merdivendir gidiyor; in in bitmiyor. Allah aşkına bu sosyetik ablalar topuklularla kafa göz yarmamayı nasıl başarıyor? Yoksa birileri "Üç derste Türkbükü'nün taşlı yollarında ceylan gibi sekme dersleri mi veriyor?" Ooo açılış değil, Beşiktaş'ın daveti gibi mübarek. BJK'nin eski yöneticisi Hüsnü Güreli, eski başkan Serdar Bilgili, hasta Beşiktaşlı Volkan Büyükhanlı, sonracığıma 'Bayan Vücut' Müge Cinman, Mustafa Sandal'ı solda sıfır bırakan danslarıyla Yılmaz Morgül ve sosyetemizden bir kısım playboy da teşrif buyurmuşlar. Supperclub süper canlı müzik dinleyebileceğiniz, yatıp yıldızları izleyebileceğiniz, çok şık bir yer olmuş. Kırk bir kere maşallah diyoruz, devam ediyoruz. Cumartesi gecesi ilk hedefimiz; Türkbükü. Aç yazar, nasıl yazar? Önce şu yemekleriyle ünlü Suite'de yemek yiyelim. Yalanım varsa Kaya Çilingiroğlu gibi kocam olsun, Suite yemekte koparmış. Dolmadan, makarnalara, etlere mönüde sınır tanımamış. Bu arada Türkbükü'nün en zevkli yanı; iskeleye kurulup geleni geçeni seyretmek tabii. Hele şu Slav fıstıkları yok mu? Karısını evde bırakan cebi para görmüş abiler kapmışlar taş gibi Rusları gelmişler.
SARIŞINLAR PARİS GİBİ Eee ne demişler; uyandırma kerizi, bulandırır denizi. Siz misiniz kafayı güzellikle, botoksla, estetikle, diyetle bozan. Adamlar da baktı baktı; madem bu kadar güzellik önemli ben de gider en güzelini bulurum dedi. Güzellik peşinde koşmaktan ilişkilerinde diyalog ve mahremiyet kurmayı beceremeyen ablalar da ayvayı yedi. Karnımız doyunca, doğru Ship A Hoy'un varillerine. Evet evet varil! Bildiğiniz çöp yakılan variller vardır ya, kumun üzerine ters çevrilmiş, üzerine iki mum, iki karpuz- kiraz tabağı yerleştirilmiş. İşte size eğlence. Giyinip, süslenen, manitasını, kankalarını alan gece yarısı soluğu Ship A Hoy'da alıyor. Garsonun eline para sıkıştıran varil kapmaya çalışıyor. Esmer kızlar Berrak Tüzünataç'ı, sarışınlar Paris Hilton'u andırıyor. Gecelerin üç tane favori şarkısı var; 1-Demet Akalın/ Afedersin (itiraf ediyorum, bu şarkıda çakkıdı çakkıdı oynuyorum), 2-Kenan Doğulu/Aşk Kokusu 3- Ajda/Vitrin. Ve fakat bir şey eksik, cümlemizin tadı kaçık. Ah tabii ya!! Süreyya Yalçın'ı göremedik. Oysa ki, şurası Süreyya'nın bota bindiği yer, şurası mayokinisiyle poz verdiği yer yani. İçim öyle buruldu ki, her gördüğüm köpeği Isabelle zannettim vallahi. "Isabelle gel seni Ferhat Göçer'e götüreceğim. Ferhat dersem çık, Arto dersem çıkma" dedim yine de Isabelle'i göremedim. Burada yazıyı kestim. "Ferhaaaat, Ferhaaat!"
|