|
|
'Tutku, yaşla şiddete dönüşür'
Ferhan Şaylıman, bir ayda üçüncü baskısını yapan Zaman Geriye Dönmezadlı ilk romanında Cumhuriyet'le yaşıt bir ihtiyarın, hayata tutunma çabalarını anlatıyor.
İnsanlara 'Evinizde oturun ve hayatı televizyondan izleyin,' deniyor. Roman buna itiraz ediyor. Romanın kahramanı ihtiyar Mişon'un kendine ve ilişkilerine bakışı da itirazlar üzerine kurulu
Haber programcısı, öykü ve senaryo yazarı Ferhan Şaylıman, bu kez etkileyici bir romanla karşımızda: Zaman Geriye Dönmez. Bütün yaşamını, yazdığı senaryo etrafında sürekli yeniden kurgulayan roman kahramanı ihtiyar Mişon'un beklediği şey ise kafasındaki finali sahnelemek için uygun bir fırsattır. Bunu bulduğunda yalnızca Mişon değil, 'hayata tutunma' ve cinsellik, tutku, aşk, şöhret gibi pek çok konuda tüylerinizi ürperten bir endişeyle karşılaşıyorsunuz. Şaylıman'ın Merkez Kitaplar arasında yayınlanan romanının bir ay içinde üçüncü baskısını yapmasını sağlayan yalnızca bu 'iç gıcıklayan' konu değil. Şaylıman'ın da dediği gibi; "Kendini olayların akışına bıraksa piyasa kurtlarının gözlerini fal taşı gibi açacak bu hikâye, edepsizliğe kurban edilmemiş, ucuzlatılmamış ve bu sayede çok daha anlamlı bir ürüne dönüşmüş."
- Roman, ölüme de hayata olduğu kadar tutkuyla bağlanmış bir ihtiyarı anlatıyor. Kahramanının bir ihtiyar oluşunun bir anlamı var mı? - Savrulmalarla geçen, bir hayata sığdırılmış birçok hayatı içinde barındıran bir karakter Mişon. Onu öne çıkaran, etkileyici kılan da bu uzun soluklu koşusu. Çoğumuzun yarım bıraktığı ya da sonuna yaklaşırken soluk soluğa kaldığı aynı koşuda ayakta kalmanın bedelinin nasıl ödendiğini, başka türlü yansıtamazdım. Ayrıca kitap boyunca anlatımın dibine yaydırdığım temel özelliklerinden birisi onun tutkuları. Tutku, uzun zaman dilimleri içinde kök salan bir duygu. Yaşlandıkça bazen saplantılara, şiddete de dönüşüyor. Kendimizi daha derinlemesine anlayabilmek için bir ihtiyar gerekiyordu, seçimimi Mişon'dan yana yaptım.
- Mişon'un Cumhuriyet tarihiyle paralel, uzun yaşamı, bana bu karakterin yalnızca kendisinden ibaret olmadığını düşündürdü. Bu kahramanı -kahraman olmayan bu kahramanı- kurgularken aklınızda böylesi toplumsal, hatta kimi zaman politik göndermeler var mıydı? - Mişon'un kendine ve ilişkilerine bakışı itirazlar üzerine kurulu. Hayatın ekseni itirazlardan geçer. Bu da ister istemez eleştiriyi, başkaldırıyı, boyun eğmemeyi ve sonuçta bedel ödemeyi beraberinde getirir. Sunulanla yetinmemek, ezberi bozmak pahasına yeni söylem biçimlerine yelken açmak sanıldığından çok daha zor ve acılı bir süreci çıkarıyor karşımıza. Buradan bakarak Mişon'un bir kahramanlığa soyunduğunu söylersek yanlışa düşeriz. Tutkularıyla, saplantılarıyla, hırslarıyla, yenilgileriyle, çocuksu yanlarıyla ete kemiğe bürünmüş birisi. Mişon'un izini sürerek 'insana' ulaşmaya çabaladım. Onun itirazları doğrultusunda toplumsal dokumuzu kuşatan dokunulmazlıkların üzerine gittim. Şimdi böyle bir yaklaşımın, iddialı bir çıkış beklentisi yarattığını tahmin edebiliyorum. Hayır, benim anlatım biçimim kimsenin kafasına vurmadan, bağırmadan, hayatın kendisine benzeyen bir doğallığı içselleştirerek akıp gitmeyi hedefler.
Ayşe ÇAVDAR
|