Önsöz sonsöz...
Bir kitaptan söz edeceğim. Daha doğrusu, kitabın önsözünü, temel bakış açılarını uzaktan da olsa paylaştığımı belirterek aktarmak istiyorum. Benzer sözler zaman zaman Dipsiz Kuyu'da kendi sesimden de yankılanmıştı; bu kez, "SSCB'ye sol muhalefet" içinden gelme, "sol"da olduğu için hala muhalif Rus gazeteci, yazar, düşünür Boris Kagarlitski'nin deyişiyle. Türkçe'ye çevrilen kitaplarından sonuncusu, "Orta Sınıfın İsyanı"ndan. (Phoenix Yay. Çev: Berna Akkıyal)
"Demokrasi, Antik Yunan'a dayanan kökenine rağmen, görece yeni bir olgudur. 'Bağımsız Amerika' ve 'Özgür Britanya'da dahil, on dokuzuncu yüzyıl toplumu demokratik değil, sadece liberaldi. Düzen köleliğe izin verdi, oy verme hakkını kısıtladı ve sendikaları yasakladı. Demokrasiden ziyade özgürlük vardı ve seçkinlerin sonuna kadar yararlandığı özgürlük ve ilerleme, çoğunluk haklarının kısıtlanmasına dönüştü. Sanayi devriminin dalgaları, daha eğitimli, daha örgütlü ve siyasi alanda radikal olarak nitelenebilecek yeni kitleleri tarih sahnesine taşıdı. Kapitalizm bu yükselen hareketle uzlaşmak ya da yok olmak arasında kaldı. Aydınlanmış burjuvazinin cevabı, Batı demokrasisi ve 'refah toplumu'ydu. Yine de, demokrasinin ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasında işlerlik kazandığı unutulmamalı. Batı demokrasisi ancak, demokrasi refah devleti tarafından benimsendiğinde ve burjuvazi işçi hareketiyle kurumsal bir uzlaşmaya vardığında yerine oturdu. Kapitalizm, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde ise, refah devleti lüksünü kendisine tanımadı; istikrarlı bir demokrasi varolamadı. 'Demokratik kapitalizm'in hüküm sürdüğü ülkelerde kitleler orta sınıfa dönüştü. Onların isyanı, devrimle değil, ödünle sonuçlandı. Bu ödünün ömrü ne kadar olacaktı?
Doğu Avrupa'da komünist sistem çökerken Batılı yönetici sınıflar da var olan ödüne şüpheyle yaklaşmaya başladı. Refah devleti, neo-liberal bir karşıreform sürecinde çözülmeye başladı. Christopher Lasch bu olguyu "seçkinlerin isyanı" diye niteledi. (Benim notum: Lasch, Amerikan kültürünün düzeyini ve yüzeysel yüzeyini "içeriden" ve "dışına çıkarak" tırmıklayan sıkı bir eleştirmendi. "Seçkinlerin İsyanı" kitabının alt başlığı "Demokrasinin İhaneti"dir. Yanılmıyorsam Türkçe'deki tek kitabı, bu yıl "Narsizm Kültürü" başlığıyla, Bilim ve Sanat Yayınları'ndan çıktı) Bu yeni toplum, eşitsizliği ilkesi, adaletsizliği de gelişimin harekete geçirici öğesi ilan eder. Bu toplum utancı inkar etmiş ve insani değerleri yok saymıştır. Asıl önemlisi, kapitalizmi iki yüzyıl boyunca ayakta tutan asıl niteliği reddetti; yani piyasanın sınırlarını gözetmeye son verdi. (Kamu kurumları) yönetici sınıfa hizmet etmiş fakat piyasa kurallarına dahil olmamıştı. Yirminci yüzyıl, yoluna çıkan her türlü direnişi yerle bir eden ve 'Her şey satılık!' sloganını şiar edinen yeni bir burjuva kuşağının zaferiyle kapandı. Burjuva sınıfının kendi kendisini kutlayışına dönüşen cümbüş, büyük bir felaketin habercisi. Sıradan, rahatı yerinde insanlar asilere dönüşüyor. Kitleler pasif konumlarının korunabilmesi için orta sınıfa kaydırıldı. Fakat seçkinler bu toplumsal uzlaşmayı yerle bir etti. Artık orta sınıfın isyanıyla karşı karşıyayız."
Sonsöz: Müsaadenizle, Dipsiz Kuyu'yu alıp zihinsel ve bedensel nadasa taşıyorum. Bir süreliğine. Sonra, niyetim bu önsöz civarlarından yeniden yola çıkmak. İyilikler dileğimle.
|