|
Gidip Himalayalar'da bir mağarada oturalım bari
|
|
Ferrari'sini Satan Türk Bilge Ersin Pamuksüzer, "Hayatımız işgal altında," diyor. Dış etkenler, dedikodular, müzik, sevdiklerimizin dertleri... Peki, ne yapacağız?.
Onun için dün "Ferrari'sini Satan Bilge'nin Türkiye versiyonu," demiştim. İşadamı Ersin Pamuksüzer'den bahsediyorum. Ericsson Türkiye'nin eski Genel Müdürü, Karamehmet'in prensi... Bir gün "Ben ne yapıyorum?" diyor ve günde yaklaşık 15 saat çalıştığı işini bırakıp, kendini yogaya, meditasyona ve detoksa adıyor. Peki, başarılı bir işadamını bu noktaya getiren güdü nedir? O nokta, nasıl bir noktadır ki... Birden düğmeyi kapatıverirsiniz. Her şeyden ama her şeyden vazgeçersiniz. Ersin Pamuksüzer, başarıyı, yüksek mevkileri görmüş, iyi paralar kazanmış. Öte yandan bir işadamının yaşayabileceği en kötü deneyimi de yaşamış. Dört buçuk gün gözaltında kalmış. Sormadan durur muyum? "Nasıl bir histi? Yani en tepeden en dibe..." Gülüyor. "Hazırdım aslında," diyor. Soran bakışlarımı görünce devam ediyor. "Gözaltına alınmadan önce birkaç kez detoksa gitmiştim. Kendimi fark etmeyi, kendimi dinlemeyi, dışarıdaki olaylardan soyutlanmayı öğrenmiştim. Gözaltı son derece yıpratıcı bir deneyimdi. Ama eğer bütün o öğretileri bilmiyor olsaydım, daha zor geçirirdim diye düşünüyorum." Ersin Pamuksüzer, işinden ayrıldıktan sonra dünyanın her yerinde detoksa gitmiş. Sonra bir gün kendi detoks merkezini açmaya karar vermiş. "Yine işadamlığınız mı tuttu yani? Yoksa siz de Ferrari'sini Satan Bilge gibi iş hayatına geri mi dönüyorsunuz? Bu merkezi açmanızın, detoksun çığ gibi büyüyen bir moda haline gelmesiyle alakası var mı?" Nefes almadan soruyorum, o sakin sakin dinliyor. "Detoks bir moda ama aslında yeni bir şey değil. Dünyadaki bütün kültürlerde benzer yöntemler kullanılmış hem de yüzyıllardır. Örneğin ramazan ayı da bizim için önemli bir detoks. Yani vücudumuzun temizlenmesi, durup bir nefes alması için önemli bir zaman. Ama ne yazık ki biz ramazan dönemini öyle bir şova dönüştürdük ki, sahurda sofralar, iftarda ağır yemekler derken, detoks falan kalmıyor tabii. İş hayatına dönme fikrim var mı? Yok. Bu merkezi ticari amaçlar için açmadım. Fiyatlar, diğer merkezlerin üçte biri oranında, maliyetine. Herkesin benim yaşadığımı deneyimleri yaşama şansı olsun istedim hem de uzaklara gitmeden."
Ersin Pamuksüzer "Hayatımız işgal altında," diyor. Dış etkenler, televizyon, müzik, dedikodular, sevdiklerimizin dertleri... "Ne yapacağız yani," diye takılıyorum. Gidip Himalayalar'da bir mağarada oturalım bari... Ciddiye alıyor. "O tür yaşamı da seçenler var. Ben onun kıyısından döndüm. Hayatımdaki en büyük güç ailem. Eşim ve çocuklarım. Onların dışında bir önceliğim yok. Böyle hissetmeye başladığımdan beri ne kadar mutlu olduğumu size anlatamam."
|