|
|
|
|
B planı olarak, üst örtü tasarlanmış
Kanyon'da, ofis, alışveriş ve konuttan oluşan üç ana işlev, bölgesel olarak birbirinden ayrıştırılmış. Ancak, eğrisel geometrinin olanaklarının ustaca kullanıldığı komplekste, her birim yanındakiyle yumuşak bir biçimde kaynaşarak iç içe geçiyor. Büyükdere Caddesi'ne yakın olarak konumlanan ofis bloğu, 25 katlı, betonarme bir yapı. Çevresindeki benzerlerinden onu ayrıştıran en önemli özellik, her katta yere kadar inen cam yüzeylerin şeffaf ve renksiz oluşu. Altındaki alışveriş merkezinin kıvrımlı yüzeylerinden koşullanan kitlesel kurgunun yükseldikçe anlamını tamamen yitirmesi bir an için önemsenmezse, geçirgen yüzeyin oluşturduğu derinlik etkilerinin yapıyı hafifleterek zarifleştirdiği kolaylıkla savlanabilir. Burada Tabanlıoğlu'nun katkısı net bir biçimde okunuyor. Ancak güney yönünde yerleştirilen güneş kırıcıların sarsak hali bu etkiyi bir miktar gevşetiyor.
CAZİP TERASLAR Farklı büyüklükteki 179 apartman dairesinin yan yana eğrisel bir biçimde sıralandığı konut bloğu ise 15 katlı. İnce uzun dikdörtgen arsanın diğer ucunu tutan bu amorf yapı, kentin ortasında kolaylıkla bulunamayacak geniş ve cazip teraslarların birbiri üzerinden geri çekilmesiyle ortadaki alışveriş merkezine doğru alçalarak eriyor. Tabanlıoğlu tarafından yazıldığı söylenen açıklama yazısında şöyle bir cümle var: "Kanyon'un konut bölümünde de, çağdaş yaşam ihtiyaçlarının günümüzde mümkün olan en üst düzeyde karşılandığı, aynı zamanda da komşulararası karşılıklı ilişkinin teşvik edildiği 'nezih bir semt' ortamı oluşturuldu." Bu cümle daha çok bir reklam firması tarafından kaleme alınmış gibi duruyor. Umarım öyledir. Zira böyle bir yapının komşuluk ilişkilerini önemseyerek tasarlanmış olduğuna inanmak için ortada gözle görünür hiçbir neden yok. Kanyon'u bu bölgede daha önce inşa edilmiş rakiplerinden net bir biçimde farklılaştıran kitle kurgusunun, en etkileyici biçimde cisimleştiği yer ise kuşkusuz alışveriş merkezi. Üzerinin açık olmasının uyandırdığı kuşku bir yana, bu haliyle İstanbul'daki benzer merkezlere fark atacak bir teatralliği barındırdığı şüphesiz. Dört kat boyunca sürprizli görsellikler yaratarak uzanan kıvrımlı galerilerin küpeştelerini oluşturan düşey yüzeylerdeki sadeliğin, yine sıkı bir yerel markajla gerçekleştirildiği açık. Zira Amerikalı Jerde tarafından bu alanlar için ön proje aşamasında hazırlanan üç boyutlu görsellerdeki etki, çok daha süslü ve karmaşık. Sözünü ettiğim net durumun, ana fikri çok daha okunaklı hale getirdiği görülüyor. Ancak Murat'ın telefondaki "Ben olsaydım sinema bloğunu taş kaplamak yerine, içindeki çelik taşıyıcı ağın görüneceği biçimde camla kapatırdım," sözü, onun bu fikirle kurduğu ilişkinin soru işaretlerini oluşturuyor.
KAYDA DEĞER MÜHENDİSLİK Yapı hakkındaki yine de en cesur yorumlar, dolaşım alanının üzerinin açık olması yönünde yapılıyor. Herkes soğuklar bastırınca ne olacağını merak ediyor. Tasarımda ve yapımda söz sahibi olanların bile bu meraktan payını aldıkları hissediliyor. Kış için bazı teknik önlemler alınmış. Dolaşım koridorlarındaki ısıyı belirli bir konfor seviyesine yükseltmek üzere özel bir ısıtma sistemi tasarlanmış. Çeşitli testler neticesinde, yapıya ismini veren dev koridor, rüzgara karşı iki ucundan yüksek cam paravanlarla kapatılarak korunmuş. Bu önlemlerin ne kadar işe yarayacağını kışı yaşarken göreceğiz. Tabanlıoğlu'nun B planı olarak tasarlamış olduğu üst örtüye gerek duyulmayacağını umarak.. Kayda değer bir mimarlık-mühendislik işbirliğinin zorlu bir yapım süreciyle birleştiği 'sıkı bir iş' diye düşünüyor insan bu yapıyı gezerken. Bu yazı pekala böyle bir cümleyle de bitebilirdi. Olsa olsa, bu tür çok işlevli kompleks yapılar konusundaki deneyimi su götürmez bir firma olan Jerde'nin, ilk tasarım aşamasında ortaya koyduğu cambazlığın ürettiği ortamın etkileri biraz daha abartılabilir, Tabanlıoğlu da 250 bin metrekarelik bu dev yapının tüm cesametiyle ortaya çıkışında, özellikle uygulama ve detay projelerinde gösterdiği profesyonel çaba nedeniyle çok daha fazla övülebilir. Ben de tam böyle yapacaktım zaten. Ancak ne olduysa oldu, "Şu Jerde başka ne işler yapmış acaba?" diyerek bu firmanın web sitesine giriverdim. Gördüklerim karşısında en hafifletilmiş tanımla irkildim. Meğer bizim Kanyon'dan ne kadar da çok yapmış bu mimarlar. 'Her eve lazım' gibi, her yere bir kanyon. Amerika'dan Japonya'ya, Hong Kong'dan Çin'e. Size alışveriş merkezi mi gerekiyordu? Buyurun buradan bir Kanyon. Bir tane de size. Adını bile değiştirmeye gerek yok. Kanyon da Kanyon. Nereye gitse oluyor, her yere koyuluyor anlaşılan. Uysa da uymasa da.. Şimdi ben kızıma ne diyeceğim?..
|
|
|
|
|
|
|
|
|