|
|
|
|
|
Bu yüzbaşı ileride darbe yapar
|
|
Danıştay saldırısının olay adamı Muzaffer Tekin ilk kez konuştu. Alparslan Arslan meczup, hiç ilgim yok. Ordudan atılmadım emekli edildim, Necip Torumtay 'Bu, darbe bile yapar' diyordu.
ÖLMEDİĞİME ÇOK ÜZÜLDÜM "Arandığımı duyunca komplo diye düşündüm. 7 santimlik sustalıyı kalbime iki kez sokup çıkardım. Kendimi Salih Bozok gibi hissettim. Ölmediğime çok üzüldüm. Ben ölmeliydim... Alparslan Arslan, karşı büroya gelip giderdi. Onu sonradan hatırladım. Bu meczupla hiçbir ilgim yok..."
ÜST RÜTBELİLERİ EĞİTİRDİM "Ordudan atılmadım, resen emekli edildim. Yüzbaşıyken bile daha yüksek rütbelilere eğitim verecek pozisyona getirdiler. Necip Torumtay Paşa benim için "Bu yüzbaşı orduda bu kadar etkili, ileride darbe bile yapar" diyordu.
Polis benden etkilendi "Konuştuğumda karşımdakini etkilerim. Gözaltında beni sorgulayan polis, dışarı çıkınca 'Ben ikna oldum, fazla etkilendim. Başkası sorguya devam etsin' demiş."
O meczupla sadece beş kez görüştüm
Danıştay saldırısından sonra gözaltına alınan emekli asker Muzaffer Tekin ilk kez konuştu:"Arslan'la biri telefonda olmak üzere 5 kez görüştüm. Benim üzerimden askeri yıpratmak istediler, sadece o yüzden intihara kalkıştım".
Bugünkü Pazartesi Sohbeti konuğu farklı bir isim. Danıştay saldırısında gözaltına alınan, basında hakkında ordudan atılma, olayın azmettiricisi şeklinde haberler çıkan Muzaffer Tekin. Hani yakalanmadan önce kendisini kalbinden bıçaklayan eski asker. Gözaltına alındıktan sonra delil yetersizliğinden beraat eden Tekin'e görüşmek için telefon ettiğimde ne yalan söyleyeyim, umutsuzdum. "Konuşmaz" dediler, "Kimseye tek kelime etmeme kararı aldı" diye beni uyardılar. Araya ne gazeteciler girdi, dönem arkadaşlarını kullandılar yine olmadı ama "Bir dene istersen" dediler. Gazetecilikte imkansız yoktur zor olan vardır hesabı çevirdim numarasını. Önce bir süre sohbet ettik ardından buluşmak üzere sözleştik. Muzaffer Tekin, Kadıköy'de bir apartmanın girişinde karşıladı beni. İyi giyimliydi. Son derece kibar konuşuyordu. Peki yolda her rastlayanın "Komutanım" diye ellerine sarıldığı bu adam gerçekte kimdir? Muzaffer Tekin 56 yaşında, yedi göbek asker çocuğu. Babası albay Salih Tekin, dedesi miralay Ahmet Rıza, büyük büyük dedeleri Kale-i Sultaniye kumandanı Mirliva Cevat Bey, Sancak kumandanı Ali Naşit Bey ve yeniçeri ağası Örneksiz Mustafa Ağa. Tekin Kıbrıs Barış Harekatı'nda da bulunmuş, üstün hizmet madalyasıyla ödüllendirilmiş. Hatta Kıbrıs Harekatı'nı kapak yapan Time dergisinin kullandığı fotoğrafta yine o var. Her cümlesinde orduya ve Atatürk'e olan bağlılığını dile getiren Tekin ile yaklaşık 2 saat sohbet ettik. Ben hakkındaki iddiaları sordum, o da yanıtladı. "Bana yargısız infaz yapıldı, adım lekelenmek istedi, askeri benim üzerimden yıpratmak isteyenler sert kayaya çarptı, alnım açık" diyen Tekin'in söylediklerini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.
ORDUDAN ATILMADIM RESEN EMEKLİ EDİLDİM Konuşmalarınızda sık sık Türk Silahlı Kuvvetler'ne olanbağlılığınızı dile getiriyorsunuz. Mahallenizde herkes size komutanım diye hitap ediyor. Siz ordudan atılmamış mıydınız? -Ben kesinlikle ordudan atılmadım. Resen emekli edildim. Onun nasıl olduğunu da anlatayım size. Tuzla Piyade Okulu'ndayken bir gün 4 teğmen gazinoda dövülüyor. Sonra teğmenin arkadaş grubu onları dövenleri dövüyor. Nöbetçi amiri teğmenlerin isimlerini ordu komutanına bildiriyor.Benim hakkımdaki suçlama ise teğmenleri toplu olarak dövmeye azmettirmek.
Siz böyle bir şey yaptınız mı? -Hayır efendim, yok böyle bir şey. Mahkemem devam ederken askeri şura toplanıyor ve beni disiplinsizlikten resen emekli ediyorlar. Öncelikle yapılan büyük bir haksızlık çünkü daha mahkemem devam ediyor ve alınmış bir karar yok. Askeri Şûra'da beni tanıyan bir iki kişi, rahmetli Turgut Özal'a "Aman dikkat ediniz, önemli bir şahsiyettir, bize lazımdır" diyorlar ve 6 orgeneral şerh koyuyor. Necdet Üruğ Paşa kalkıyor ve diyor ki "Ben konuyu bizzat inceledim, bu kişinin emekli edilmesi lazımdır." Bir Genelkurmay Başkanı böyle derse ne olur? Emeklilik kararı oy çokluğuyla aleyhime dönüyor.
Peki hakkınızdaki dava ne oldu? -Orası da ilginç. Ben emekli olduğum için dava sivil mahkemeye gidiyor ve ben o mahkemede beraat ediyorum. Hayatımda en çok üzüldüğüm, kendimi kahrettiğim dönemdi. Bugün bile bu yaşadıklarım o günkü ruh halimin yanında az kalır. Avukat Burhan Apaydın'a gittim, hikayemi anlattım. Bana bunu yılın davası yapacağını, ortalığı ayağa kaldırabileceğimizi söyledi. "Ben bu kuvveti elimdeki kağıtlar gibi sallayacağım" dedi. Hemen vazgeçtim. Ben bana yapılan haksızlık olsa bile, TSK'nın manevi şahsiyetine tek bir laf gelmesini istemiyorum.
ASKEREÇUVAL GİYDİRİLİNCE 10 GÜN UYUYAMADIM Madem bu kadar gelecek vaat eden bir askerdiniz niye size haksızlık yapıldı? -Yüzbaşı rütbesinde bile yanımdakileri son derece iyi yöneten, önemli eğitimler veren biriydim. Hatta tümgeneral rütbesindeki bir büyüğüm yaptığım çalışmaları görmüş, etkilenmiş ve "Yazık oluyor bu çocuğa" diye beni 1 hafta içinde daha yüksek rütbelilere eğitim vermemi sağlayacak pozisyona getirdi.
Kıskançlık mı yani? -Öyle bakmamak lazım. Necip Torumtay Paşa benim için "Bu yüzbaşı orduda bu kadar etkili, ileride darbe bile yapar" diyordu. Biraz oradan bakmak lazım. Askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde on gün uyumadım. Genelkurmay Başkanı'na mektup yazdım. O kadar hassas bir durumdayım bu memleket meselelerinde.
Siyasi görüşünüz nedir? Ülkücü müsünüz yazıldığı gibi? -Hayır asla ülkücü değilim. Ülkücü arkadaşlarım vardır. Ben daha çok ulusalcıyım. Bir süre önce ülkücü gençler bana bir takvim getirdiler. Birinci sayfada Türkeş'in fotoğrafı. Atatürk'ü birinci sayfaya almanız gerekiyor dedim, onları yolladım. Subay ve centilmen olarak tanımlayabilirim kendimi.
Ne demek o? -Geçmişte birtakım kategoriler yaparak bizi birbirimize düşürdüler. Ben artık iki kategori yapıyorum. Ülkesini sevenler, sevmeyenler. Ben sevenler tarafındayım. Aile terbiyem yetişme biçimim olarak da tam bir Atatürk milliyetçisiyim.
Sizin gibi biri ordudan ayrılınca... -Ölür değil mi? Öyle derler. Siz söyleyemediniz ama ben biliyorum. Ben de öyle olacağını düşünmüştüm. Ama ağabeyim bana çok destek oldu. Bu yazıhanenin 1980'li yıllardan beri sahibi. Beni de oturttu başına. O zaman petrol ticareti yapıyordu. İşten güçten, ticaretten anlamam ki. Yine de bana çok destek oldu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|