|
|
|
|
|
AB sürecinde işler yolunda
|
|
AB süreci ilerliyor. Karşı olan ülkelerin halkını ikna etmek için çalışma yürütüyoruz. AB, 650 binlik Kıbrıs Rum Kesimi'ni koskoca Türkiye'ye tercih edecekse o resti çekmek zorundaydım.
Başbakan Erdoğan'a Türkiye'nin AB konusunda eskisi kadar hevesli olmadığı eleştirilerini hatırlatıyoruz. "Süreç ilerliyor. İşler yolunda. Aslında İngiltere dönem başkanıyken müzakereleri başlatmak istiyorduk ama kısmet Avusturya'yaymış. İlk dosyayı açtık ve kapadık. Şimdi sırada Eğitim ve Kültür açılacak. Galiba Finlandiya'nın dönem başkanlığına kalıyor ama ilerliyoruz" diyor. "Eski AB vizyonunuz kayboldu deniyor" diye hatırlatıyoruz. "Hayır aksine. Bütün hızımızla gidiyoruz. En karşı görünenler bile aslında bir şey demiyor. İngiltere
de üç parti de bu konuda hemfikir. Straw, üç ülkeyi daha bu konuda kesin ikna ettiklerini söylüyor." (O ülkelerin adını vermiyor. Straw da vermemiş galiba.) "17 Aralık'tan önce Avrupa'ya çok sık gidiyordunuz. Şimdi o kadar gitmiyorsunuz belki de ondan" diyorum.
KARŞI ÇIKAN MERKEL AĞIZ DEĞİŞTİRDİ "O gün o kadar gitmek gerek şarttı. Olmazsa olmazdı. Şimdi o kadar acil değil. Çünkü dosyalar yürüyor. Arkadaşlar gidip geliyor. Şimdi önemli olan Avrupa ülkelerinde kamuoyları üzerinde bir çalışma yürütmek. Halkı Türkiye'ye ikna etmek, Türkiye'yi halka anlatmak. Bundan sonra bunun üzerine yoğunlaşacağız. Medya üzerine yoğunlaşacağız." "Avrupa'ya sık sık gittiğiniz zaman Avrupa kamuoyunda da algılama farklı oluyordu. Sizi Avrupalı bir lider olarak görüyorlardı" diyorum. "Yine gidiyoruz işte" diyor gülerek. Özkök "Tayyip Erdoğan'ın Avrupa'daki dostları birer birer ayrılıyor diye yazıyor Avrupa gazeteleri" diyor. "Hayır. Mesela İtalya'da Prodi geldi. Biz AB ile konuşmaya başladığımızda Prodi muhatabımızdı. Şimdi İtalya'nın başında. Yakın olduğumuz bir isim. Ayrıca iktidara gelenin söylemi de değişiyor" diyor. "Gidip görüşmeniz iyi oluyor. Sık sık gitmelisiniz. Bakın Merkel car car Türkiye aleyhine konuşuyordu. Gidip görüştünüz ardından toplantıda söyledikleri yüz seksen derece değişti" diyorum. Müthiş bir kahkaha patlatıyor. "Doğru değişti. O sözler artık ağızdan çıktı. Tavrı bundan böyle bu olacak" diyor. Bir süre önce AB'ye rest çektiğini ve "Kapanırsa kapanır" dediğini hatırlatıyoruz. "Onu demek zorundaydım" diyor ve ekliyor: "650 binlik bir ülkeyi koskoca Türkiye'ye tercih ediyorlarsa, gerçekten öyle. Onlar AB'den bir şeyler alıyor biz ise AB'ye bir şeyler katmaya geliyoruz. Zaten artık mali yardımlar falan kalmadı. Alacak bir şey yok. Biz sadece vatandaşımızın yaşam şartları iyileşsin, yeni bir ufuk açılsın, Türkiye'de yatırımlar olsun, ticaret gelişsin diye istiyoruz AB'yi. Nitekim 17 Aralık'tan sonra gördük yüzde 9.5'lik büyüme onun eseridir. Bu sürsün istiyoruz."
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|