Gazetecinin uydurması
Ajda Pekkan ölü kedisini oda süsü yaptı. Sabah köründe nefesim kesildi inanın, kahve fincanımı düşürüyordum. Ajda Pekkan İran kedisi ölünce, onu doldurtup salonunun baş köşesine koymuş. Evine gidenler doldurulmuş kediyi sevmeye kalkıştıklarında ölü olduğunu anlayıp şok oluyor, Pekkan da aynı açıklamayı yapıyormuş: "Kedimi gömmeye içim elvermedi. Bu yüzden doldurtup salonuma koydum. Artık hep benim yanımda olacak." Ne? Gazeteyi okurken bahçeden bütün sevimlilikleriyle bana doğru koşan iki küçük köpeğimden resmen korktum. Şaka değil. Aniden oturduğum yerden kalkıp bir kenara kaçtım. İki köpeğin doldurulmuş halleri üzerime üzerime geldi... Freddy'nin kabusu gibi. Onlar da benim garip hareketlerimden korkmuş olacaklar ki iki kuyruk sallayıp umursamaz bir tavırla bahçeye döndüler. Gazeteye geldiğimde Ajda Pekkan'ın haberle ilgili açıklamasını duydum. "İran kedim ölmedi ki doldurayım, benim kadar hayvansever biri bunu nasıl yapar?"
Manken Ece Gürsel, "Yalan söylüyorsun Ece" yazıma alınmış. Hani Hıncal Uluç'a amca dediğini, onun da ona evladım diye seslendiğini anlatan röportajını eleştirmiştim ya... "Hayatımda Hıncal'a asla amca demedim. Gazetecinin uydurması" dedi. Uzun lafın kısası her şey biz gazetecilerin başının altından çıkıyor, iyi miBiz kendi kendimize, masa başında rüyalarımızı, fantezilerimizi yazıyoruz. Sevdiklerimizi övüyor, sevmediklerimizi yerin dibine batırıyoruz. Ben de yapıyorum canım. En son Ankara Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ile söyleşi yaptım. Altınok yazıdan sonra aradı, düzeltti. Partiye Abdullah Gül'ün bin bir ricasıyla değil, isteği ve ısrarı ile girmiş. Türkeş'e çok yakın biriymiş ama sağ kolu değilmiş. Ben de nereden çıkarıyorum ki bunları? Durun daha bitmedi. "Gökçek Türkiye'nin en zengin kişisidir" dememiş. Sadece "Nereden geliyor bu kadar para" diye sormuş. "Ankara'da koruma terörü var ama Melih Gökçek'in değil oğullarının korumaları" demiş. Ben de uydurup uydurup yazmışım. İlahi yani!
|