Tabii ki evleneceğiz!
Tek başına mutsuz olmak yetmez; iki kişilik mutsuzluklar inşa etmek için ısrarla ve kararlılıkla evleniyoruz. Hırlaşma ihtiyacımızı doya doya giderebilmek için... Suçluluk duymadan, resmi resmi, tatsız tutsuz, tersiz sevişmeler yaşayabilmek için... Değişiklik olsun diye, arada bir çıkılan ve çıt çıkarmadan, sessiz sakin yenen akşam yemeklerinde sıkıntıdan patlamak için. Tatil günleri sokakta, donuk yüz ifaderiyle dolaşan diğer çekirdek ailelerin arasına karışabilmek için... Evleniyoruz. Hatta bazılarımıza bir tane de yetmiyor. İkinci üçüncü kez geçiyor memur(e) karşısına, basıyor imzayı, iyi günde kötü günde sonsuz (!) mutluluğa... Allah insanoğluna bir çiftleşme, üreme, çoğalma güdüsü vermiş ki, sorma gitsin.. Bile bile lades demeye meyilli de bir gönül eklemiş üzerine. Tüy dikmiş insan denen o garibe... Şimdi ben bunları yazıyorum ve yazdıklarıma da inanıyorum ya... Büyük büyük laflar ediyorum yine yani... Sen bak, en yakın zamanda telli duvaklı gelin olmayayım! İkinci kez hem de... Eh tabii, benim sizden ne farkım var? Tam tersi, tüm insanların içindeki o angut taraf ben de var. Bir kez denememe ve "Yok arkadaş, bu kurum, yapı itibariyle benim ruhuma hiç uygun değil," dememe, evimin anahtarının yalnız bende bulunmasına yatıp kalkıp şükretmeme rağmen, HALA tanıştığım adamlara "Bundan iyi koca olur mu acaba?" diye yan gözle bakıyorum. Doğruya doğru. Ama dedim ya suç bende değil... Allah yarattıkları üresin, çoğalsın diye içimize vermiş o dürtüyü... "Yalnızlık bana mahsus, siz hiç boşuna heves etmeyin," demiş, kuralı baştan koymuş. HHH Sanat camiasının en aklı başında isimleri arasında sayılan Zuhal Olcay'a baksanıza... Eski eşi Haluk Bilginer, Aşkın Nur Yengi ile evlenince, kendisinden bu konuda yorum yapması istenmiş. O da, "Bırakınız mutlu olsunlar," iyi dileklerini sunduktan sonra, kendisi için de şöyle bir açıklama yapmış: "Tabii ki ben de bir gün evleneceğim." Dikkatinizi çekerim: "Tabii ki!" Yani elimiz MAHKUM koşa koşa evleneceğiz. İlk tur olmazsa, ikinci ayak... Yeni tur, yeni şans... O Zuhal Olcay ki, hani o çok sevdiğim şarkısında; Yalnızlığım, yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin. Yalnızlığım, tek bilebildiğim sen benim vazgeçilmezimsin diyen... Palavra işte palavra... Kimsenin vazgeçilmezi değil, yalnızlık. Hep övülen, hep özlem duyulan, özgürlük kavramıyla hep beraber anılan; yalnızlık! Ama önümüze çıkan ilk (her) fırsatta da, arkamıza bakmadan kaçtığımız, daha büyük mutsuzluklara yol açacağını bile bile içine, bodoslama atladığımız evlilik kurumu karşısında hep mağlup olan; yalnızlık! Kabul edelim işte o, yalnızca Yaradan'a mahsus... Yaratılanlar, haddini bilsin!
|