Zayıflama zamanı - 3
Çağdaş yaşam şartlarının ortaya koyduğu en olumsuz etkilerin başında 'stres' geliyor. Artık birçok hastalığın veya rahatsızlığın altında strese bağlı nedenlerin yattığı, bilimsel olarak da ortaya konulmuş durumda. Stresin arttığı dönemlerde, hipotalamus- pitüit-adrenal ekseni aşırı uyarılarak 'stres hormonları', bilhassa kortizol ortaya çıkmaktadır. Normalde bu hormonun seviyesi sabahları en yüksek konsantrasyonda olup gün boyunca düşerek, yatma zamanı en düşük seviyesine inmektedir. Ancak kişinin strese maruz kalması ile kortizol seviyesinin gün içinde de arttığı gözlenmiştir. Bu döngünün kadınlarda şişmanlamanın başlıca etkenlerinden biri olduğu bilinmekte ve böylece stresli dönemlerde neden daha fazla yeme ihtiyacı duyulduğu açıklanmaktadır. Uykusuzluğun, stresin ilk belirtilerinden biri olduğu bilinmektedir. Yapılan son çalışmalardan birinde de uykusuzluk ve şişmanlık' arasında bir ilişki bulunduğu tespit edilmiş. Uykusuzluk hipotalamusta iştahı düzenleyen bir bölgeyi uyarıyor. Uyku süresi azaldıkça, beyinde üretilen leptin miktarı da düşüyor ve buna bağlı olarak vücut daha fazla yemek ihtiyacı duyuyor.
BİTKİSEL DEPRESYON İLACI Etkin bir bitkisel depresyon ilacı olarak daha önce bahsettiğimiz kantaronun (St. John's wort) serotonerjik etkisine bağlı olarak, Ma Huang (efedrin taşıyan bir bitki, Ephedre) ile birlikte kullanıldığında iştahı bastırdığını, kilo vermeyi kolaylaştırdığını ileri süren bir çalışma ve ABD'de patent başvurusu bulunmaktadır. Ancak söz konusu çalışmanın uluslararası kabule sahip bir dergide yayınlanmamış olması, bu konuda başka bir yayının da bulunmaması nedeniyle bu bilgi güvenilir kabul edilmemektedir. Bileşiminde turunç, kafein ve kantaron taşıyan bir formülasyon, dokuz kadında egzersiz ve diyet ile birlikte uygulanmış. İki haftada deneklerin ortalama 2.4 kg. verdiği görülmüş. Ancak bu çalışma da bilimsel kriterlere tam olarak uygun değil. Garcinia cambogia, Güneydoğu Asya'da yetişen bir bitki. 30 yıl kadar önce yapılan çalışmalar, bitkinin meyve kabuğundaki 'hidroksisitrik asit-HCA' isimli bileşiğin, karaciğerde glikojen sentezini artırdığını, açlık hissini azalttığını ve kilo almayı engellediğini ortaya koyunca ilgi çekmeye başladı. Literatürde yer alan bilimsel niteliğe sahip (randomize, çift-körlü ve plasebo kontrollü) dokuz klinik çalışmadan beşinde öne sürülen etkileri destekleyici sonuçlar gözlenmiş. Buna karşın, üç çalışmada HCA'nın kafein, krom gibi diğer bazı maddelerle birlikte uygulanması nedeniyle kesin bir değerlendirme yapılamamış. Yeni bir çalışmada ise 12 hafta süreyle 66 gönüllüye düşük kalorili ve yüksek lif içerikli bir diyetle birlikte günde bir buçuk gram HCA verilmiş. Bu çalışmada, ilaç verilme- yen gruba (69 kişi) oranla belirgin bir farklılık tespit edilemediği bildirilmektedir. Daha önceki çalışmaların olumlu sonuçlarına karşılık, oldukça yüksek sayıda denek üzerinde yürütülerek olumsuz sonuç gözlenen bu yeni çalışma HCA'nın etkili olup olmadığı konusunda zihinleri bulandırmaktadır. Benim kanımca, sadece olumsuz sonuç alınan bir iki çalışmanın sonuçlarına bakılarak veya tam tersi, olumlu sonuçları dikkate alarak sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek mümkün olamaz. Her zaman belirtmeye çalıştığım gibi, Avrupa ve Amerika'da bu tip ürünlerin kalite denetimi yapılmadığından, bu çalışmaların sonuçları arasındaki fark, çalışmalarda kullanılan ürünlerin kalitesi ile ilişkili olabilir. Dolayısıyla, öncelikle bu son çalışmada kullanılan HCA formülasyonunun, olumlu sonuç alınan diğer çalışmalarda kullanılanlar ile karşılaştırılması gerekir. HCA'nın henüz herhangi bir yan etkisinin bildirilmemiş olmasına karşılık, uzun süre kullanıldığında ortaya çıkabilecek risklerin incelenmesi gerekir. Krom, normal karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması için gerekli temel eser elementlerden biridir. İnsülinin etkisini artırır (kofaktör). Yetmezliği halinde kan şekeri, insülin, kolesterol ve trigliseritlerin seviyelerinde yükselme ve kötü huylu kolesterol (HDL) miktarında düşme gözlenmektedir. Ancak günlük gereksinim miktarı çok düşüktür. Bilhassa krom pikolinat halinde kullanılmasıyla, metabolizmayı hızlandırarak vücut yağ kitlesinin azalması, kas kitlesinin artışı, serum kolesterol seviyesinin düşürülmesi, iştahın kontrolü, kan şeker seviyesini kontrol ederek diyabetin tedavisi ve önlenmesinde etkili olabileceği ileri sürülmektedir. Literatürde bu konuda mevcut üç klinik çalışmanın sonuçları incelendiğinde, 14 haftalık uygulama süresi sonunda plasebo (boş deney) grubuna oranla sağlanan ağırlık kaybının çok düşük kaldığı görülüyor (1.1-1.2 kg). Yani diyetlerde yardımcı olarak yararlanılabilir, ama pek fazla bir şey beklememek gerekir. Krom pikolinatın uzun süreli kullanımı ile ilgili söz konusu olabilecek riskleri ortaya koyan yeterli çalışma bulunmamaktadır. Literatürde krom pikolinatın günlük önerilen miktarın, altı-12 katı gibi yüksek miktarlarda ve uzun süreli kullanımı ile ortaya çıkan bazı yan etkiler yer almaktadır. Hızlı kilo vereyim derken yüksek miktarda alıp sağlığınızdan olmayın.
|