Vergide ağızlara bir parmak bal çalınıyor
Yıllardır varlık vergisinden başka hiçbir anlama gelmeyen Motorlu Taşıtlar Vergisi "MTV"nin deniz araçlarından kaldırılması için uğraşıyoruz. Geçen gün, sabah haber toplantısı sırasında gözüm ekranlardan birinden geçen altyazıya takıldı. Bantta "Sekiz metreye kadar deniz araçlarından MTV alınmayacak," diye geçiyordu. Hemen arkadaşları uyardım. Öğle toplantısına haber geldi. Haberin başlığında aynen şöyle yazıyordu: Yatlara vergi kıyağı... Nasıl moralim bozuldu anlatamam. Gazeteci böyle bakarsa, biz bu işi kime nasıl anlatacağız? İşin esası şu; vallahi de, billahi de ülkemizde vergiyi, alan dahil kimse bu MTV işinin detayını bilmiyor, bilen de sağlıklı bir açıdan bakamıyor. Bizzat Maliye Bakanı, "Yatın ticarisi, özeli mi olurmuş. Biner gezersin," dedikten sonra!.. Şimdi bu konuda yaşananları bir kez daha kısaca özetleyeyim.
DENİZCİLİĞİMİZİN ÖNÜNDEKİ ENGEL Amatör denizciliğin ve Türk bayrağının önündeki büyük engel MTV kalkmalıdır. Avrupa ile uyum için yapmadığımız reform kalmadı. Ama denizde işler öyle değil. Avrupa'da da, başka uygar ülkelerde de deniz vasıtalarından KDV hariç başka bir vergi alınmıyor. Zaten ülkemiz de böyle bir vergi koymasına rağmen millet teknesine Türk bayrağı çekmediği için bu vergi ile para toplayamıyor. Çünkü bu verginin temelinde "Türkiye'nin tek varlık vergisi" olması gerçeği yatıyor. Bu nedenle de kimse ödemek istemiyor. Üstelik bu öyle bir varlık vergisi ki, bazı teknelerden alınan yılda değerinin yüzde 33'ünü buluyor. Yani üç senede ver tekneyi Maliye'ye sen de rahat et, onlar da... Gelelim getirilmeye çalışılan uygulamaya yani Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan'ın açıkladığı tasarıya. Bununla amatör denizciliğin önü açılmaz, küçük tekne patlaması filan da yaşanmaz. Sandal tipi tekne üretenlerde ufak bir kıpırdama olur o kadar... Üstelik neden belli bir boya ve motora kadar kalkıyor da diğerlerine yok. Bu uygulamanın her şeyden önce vatandaşlar arasında eşitliği bozduğunu vurgulayarak öbür sakıncalarına geçeyim. Eğer amaç, takma motor satanlar ve küçük tekne üretenler için pazarı büyütmekse, ortada haksız rekabetin büyüğü var. Amaç, tekne sanayisine destek vermekse, dünya pazarlarında yıldızımızı parlatacak olanlar, bu boylardan çok daha büyük ebatlta tekne üretiyor. Yani onlara bir faydası olmayacak. Üstüne üstlük 8 metre denizlerde gezen ve yaşayanlar için üst değil alt sınırdır... Deniz Ticaret Odası'nın ve Metin Kalkavan'ın iyi niyetle yaklaştıklarını biliyorum. Ama ikinci el tekne işinde de, bu vergi işinde de sadece belli bir kesimin etkisi altında kaldıklarını sanıyorum. Türkiye yıllarca gümrük duvarlarının arkasına gizlenmeye çalıştı. AB'ye girmeyi iki kez kendi isteğimizle reddettik. Şimdi bunun acısını çocuklarımız da, torunlarımız da çekiyor. Daha sonra gelenler de çekecek. Denizde olanlar da bundan farklı değil. DTO vergi işinde kansere karşı aspirine razı olmamalı. "Devlet vergi kaldırmaz" mantığını da bırakalım. Haksız, mesnetsiz vergi kalkar, kaldırılır. Çünkü koparılan gürültüye rağmen gerçekte para toplanamıyor. Sadece benim gibi bir iki bayrak meraklısına çektirilen bu eziyete değer mi? Son sözüm şu; Bu uygulama sektörün yarasına merhem olmaz. Kimse de ağza çalınacak bir parmak bala kanmasın!..
|