|
|
Alman işadamı yatırım yapmış, ünlü İsveçli mimar tasarlamış, İsveçliler Bodrum'a geliyor
Param falan yok canım, maksat muhabbet olsun dedim. "Güneyden bir arazi mi alsak?" diye sordum. Kocamdan yanıt anında geldi. "Taman senin çıldırdığın an bu andır." "İyi ama bak ünlü mimar Thomas Sandell bile Bodrum'da ev tasarlıyor"
Ünlü işadamı Dikran Masis ne demişti? "Pantolonunuzu satın güneyden deniz gören ev alın..." Emlak deyince akla ilk gelen isim Dikran Masis. Şimdiye kadar öngörülerinde yanılmışlığı yok. Yine de dayanamayıp sormuştum "Niye güney?" Kendine has üslubuyla yanıtlamıştı. "İsveçli, Norveçli, özellikle soğuk ülkenin soğuk insanları bunlar. Sıcak arıyorlar, güneş arıyorlar. Artık İspanya değil Türkiye'nin peşindeler. Arazi bakıyorlar. Bugün al bak yarın ne kadar farklı satacaksın" O gün bugündür aklımda. Param olduğundan değil canım, ama madem bu kadar kârlı "Hani kredi mredi girsek mi?" dedim kocama "Tamam senin çıldırdığın an bu andır," diye cevap verdi. Haklı aslında. Daha başımızı sokacak evi yeni aldık. Hâlâ kredisini ödüyoruz. Üstelik evin içini yaptıracağım diye tutturan ben olunca olan benim arabaya oldu. Satmak zorunda kaldım. Ev kredisi, evin içinin kredisi derken ayın başında bütün maaşı bankaya teslim ediyoruz. Uzun lafın kısası, değil arazi almak, alışveriş yapma lüksüm bile yok.
*** Karşımda genç bir adam. Yakışıklı mı yakışıklı. Mavi gözlü, sarışın. Giyinişi, konuşması bile havalı. Ama öyle ukala falan zannetmeyin tam tersine öyle mütevazı ki şaşırırsınız. Karşımda oturan adam dünyaca ünlü mimar ve tasarımcı Thomas Sandell. İsveçli. Şimdiye kadar çalışmadığı ünlü firma kalmamış. B&B Italia, Cappellini, IKEA aklıma ilk gelenler. Basit görünümlü evler tasarlıyor, detaylara boğulmuş, modanın yakından takip ettiği türden evler değil bunlar üstelik. Mobilyalar yaratıyor, ergonomik koltuklar, değişik görünümlü aksesuarlar... Bir de lambalar. "Işıkla oynamaya bayılıyorum," diyor. "Biz İsveçliler ışığı severiz, mümkün olduğu kadar aydınlık mekânları tercih ederiz," diyor. Peki Thomas Sandell niye Türkiye'de? İsveç Kralı'nın yakın arkadaşı olmasına arkadaşı ama onun gelişiyle pek de ilgisi yok aslında. Tamamen tesadüf. Şimdi sıkı durun. Dünyaca ünlü mimar Bodrum için evler yaratmış. Yanlış okumadınız. Sandell, Bodrum Gümüşlük'te sessiz sakin bir koyda evler yapıyor. Proje çoktan başlamış. Yer bulunmuş, çizimler bitmiş, teslim 2007. Peki bu evleri kime yapıyor? Sıcak güneş arayan İsveçlilere. İyi mi? Peki işe parayı kim koymuş? Alman işadamı Nicolas Berggruen. Berggruen aynı zamanda Avrupa'nın hatırı sayılır koleksiyoncularından. Hadi bakalım buyrun. Ben boşuna mı diyorum kredi alalım arazi işine girelim diye... Boşuna mı yani?
*** Thomas Sandell'i bulup da bir kaç soru sormadan olmaz tabii. -Niye Bodrum? -Öncelikle Bodrum yeşillik ve deniz, açısından bulunmaz bir yer. İsveçli sakin tatil düşler. Basit bir evi olsun ama tüm lüksü bulunsun ister. Terası, barbeküsü, manzarası olsun ama kalabalıktan uzak dursun ister. Bodrum Gümüşlük'te yapacağım bu proje tamamen bu tarz bir çalışma oldu. Ayrıca İsveç'te son yıllarda Türkiye'de yazlık ev almak gibi bir moda başladı. Herkes ülkenize tatil için gelmek istiyor ama tatil köyüne değil. -İsveç tarzı tatil anlayışı nasıldır? -Dümdüz, basit ama şık evler. Teknolojiyi her alanda hissedebileceğiniz ama soğuk gözükmeyen evler. Işığın bol olduğu, yeşillik üzerinden deniz gören evler. Gümüşlük bakir bir bölge diğer yerler gibi değil. Doku İsveçlilere çok uyuyor. Ben kendi adıma büyük heyecan duydum, tasarlarken. -Kendinize bir ev tasarlıyor musunuz peki? -Evet. Tabii bana iyi bir indirim verirlerse. (Gülüyor) Mütevazı evler yapıyoruz. Bütün karmaşadan uzak, kendi halinde kendi lüksünü yaşayan evler. -Türkiye sizin için ne ifade ediyordu, gördükten sonra nasıl hissettiniz? -Çok Türk arkadaşım var. O yüzden Türkiye benim için kapalı bir kutu değildi. Buraya geldiğimde Türk tasarımcılar Aziz ve Derin Sarıyer ile tanıştım. Zaten aynı firma için tasarımlar yapıyoruz. Ayrıca Defne Koz'u tanıyorum. (Şimdi gel de gurur duyma yani. Tasarım alanında ismimiz bir süredir duyuluyor.) -Peki ya İstanbul? -Çok etkilendim. Müthiş bir enerjisi var şehrinizin. Eskiyle yeninin karışımı. Bu üçüncü gelişim ama her defasında farklı bir yüzü çıkıyor ortaya. Zaten daha çok gidip geleceğim, İstanbul'da, hatta Türkiye'de keşfedecek çok şey var.
*** Siz bakmayın bu yakışıklı adamın böyle mütevazı konuştuğuna. Bütün dünya peşinde koşuyor 'Bize bir şeyler tasarlasana,' diye. O ise heyecanlandığı, âşık olduğu projeleri seçiyor. Soracağınızı biliyorum, ben sormadan yazayım. Evet evli. Karısı da ünlü bir moda tasarımcısı. Oturduğumuz restoranda bile bütün kadın bakışları üzerindeydi. O ise heyecanlı heyecanlı yapacağı evleri anlatıyordu.
|