Capote'den gazetecilik dersleri
Truman Capote, kendi başına bir sanat olarak "gazetecilik" ile ilgilenmesini iki nedene bağlıyor ve "Birincisi, düzyazı ya da genel anlamda edebiyat alanında 1920'li yıllardan bu yana yeni hiçbir şeyin yapılmadığına inanmam; ikincisi de gazeteciliğin bir sanat olarak henüz el değmemiş, bakir bir alan oluşuydu" dedikten sonra ekliyor: "Bunun nedeni, pek az edebiyatçının fıkra yazarlığı yapması, yapanların da bunu ya gezi anılarını ya da başlarından geçenleri anlatmak için bu türe başvurmalarıydı." "The Muses Are Heard"ün yayınlanmasının ardından, "gerçeğin güvenilirliğine, bir filmin güncelliğine, düzyazının derinlik ve özgürlüğü ile şiirin kesinliğine sahip olabilecek" bir haber romanı yazmak ister. Ve 1959 yılında, gizemli bir dürtü onu aradığına kavuşturacaktır. O sıralar, "New Yorker" Dergisi için çalışmaktadır. Bir gün, "New York Times" gazetesinde bir küçük haber dikkatini çeker; Kansas eyaletinde aynı aileye mensup dört kişi, vahşice öldürülmüştür. Yazar arkadaşı Harper Lee ile yola çıkar. "Bukalemunlar İçin Müzik" başlıklı kitabına yazdığı önsözde, o günleri şöyle anacaktır: "Yazarların, en azından gerçek risklere girenlerin, kurşunu ısırmaya ya da ip üzerinde yürümeye hazır olanların, başka bir yalnız insan türüyle, örneğin yaşamını bilardo ve kumar oynayarak kazananlar ile pek çok ortak noktaları vardır. Çoğu kişi altı yıl boyunca Kansas düzlüklerinde dolaşıp durduğum için beni deli sandı; kimileri 'gerçeğe dayalı roman' yazma girişimimi kabullenemedi ve 'Ciddi bir yazara yakışmaz' dedi." "Soğukkanlılıkla" romanını da işte, Kansas'ta geçirdiği bu altı yılın armağanı olarak sunacaktır edebiyat dünyasına... Caddebostan Kültür Merkezi'nde "Capote" filmini izledikten sonra düşündüm. BİR: Capote, "gerçeğe dayalı roman" uğruna, romanı ile "gerçek" kahramanı arasında ikileme düştüğünde, tavrını romanından yana koyacak, o klasik "Haber mi önce, yoksa insan hayatı mı?" sorusunun "haber" tarafında yer alacaktır. İKİ: Bugün hangi gazete, filmdeki olay için Capote misali yazara görev verir? Bence Yaşar Kemal'in nice romanının mahzeninde "Bu Diyar Baştan Başa"da topladığı röportajlarından esintiler bulunmaktadır. ÜÇ: Yirmi kadar sinemaseverle filmi izledikten sonra çıkışta bir genç, Capote'nin filmde adı geçen kitabını okumanın gerekliliğinden söz ediyordu. Capote'nin kitapları "çok satanlar" listesine yer alabilir mi acaba? DÖRT: "Capote"yi izlediğim Caddebostan Kültür Merkezi (CKM), Kadıköy Belediyesi'nin hayata geçirdiği, güzel bir sanat kompleksi; ama etkinliklerin programına bakıldığında bir "görsel sanatlar" merkezi görünümünde...
|