|
|
|
|
|
|
'Kitapta misyonerlik amacı yok'
- Romanda Hıristiyanlığın ilk yıllarının Türkiye'de, Anadolu topraklarında geçtiğini hatırlatıyorsunuz. Böyle bir dönemde bu konuyu gündeme getirmekten tedirginlik duymadınız mı? - Hayır, öyle bir propaganda, bir misyonerlik amacı yok kitapta... Sadece Türkiye'nin Hıristiyanlık tarihi için önemli olduğunun bilinmesini istedim. Çünkü Hıristiyanlık önce Kudüs'te sonra Anadolu topraklarında başladı. Türkiye'nin Avrupa'dan o kadar da uzak olmadığını göstermek istedim.
- Geçtiğimiz yüzyıllarda yolu Türkiye'den, İstanbul'dan geçen pek çok yabancı yazar, araştırmacı var. Siz de sanki onların izinden gider gibisiniz... - İstanbul'a gelen yabancılar benim de çok ilgimi çekiyor. Özellikle 17. yüzyılda yazdığı Seyahatname'si Türkçeye de çevrilen Joseph De Tournefort, 19. yüzyılda Gustave Flaubert, La Martine... Michel Butor da İstanbul'a gelen önemli bir çağdaş yazar. Tarihte en çok Paris ve İstanbul için yazı yazılmış. 18. yüzyılda Fransız büyükelçileri geliyor İstanbul'a, hazine aramaya. Bir Fransız büyükelçi Likya bölgesinde yaptığı araştırmalardan topladığı taşları Fransa'ya götürmüş. Osmanlılar 18.-19. yüzyılda taşlara önem vermiyordu herhalde. Oysa her yerde büyük bir tarih birikimi var.
|
|
|
|
|
|
|
|
|