kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Gak ve guk!

Fazla konuşulmaz, okul kitaplarında da pek üstünde durulmaz ama...
"Çete" sadece "yasadışılık, eşkıyalık tarihi" nin, devlete isyan ve başkaldırının unsuru değil; dönem dönem "silahlı kuvvetler tarihi" nin, "devleti koruma" idealinin, düşmanla savaşta sınırları aşabilmenin ve baş edebilme stratejisinin de aktörüdür.
Osmanlı ordusunun özellikle Libya ve Balkanlar'daki genç subayları iken; kimi İttihat Terakki ve Teşkilat-ı Mahsusa kadrolarını oluşturan...
Kimi İstiklal Savaşı'nın resmi ve gayri resmi kuvvetlerini vücuda getiren ve kimi Cumhuriyet kurucuları arasında yer alan, kimi çeşitli iç hesaplaşmalarda kahramanken hain olanlar, "Çete" yi muhtemelen, çatıştıkları "Sırp Çetnikler" den almışlardı.
"Çete" bazen imparatorluğun savunulması, bazen giden toprakların alınması, bazen işgalin frenlenmesi, bazen İstiklal Harbi için "önemli ve değerli" bir kavram ve yapı oldu...
Bazen de, "düzenli ordunun rakibi, emir-komutaya ve devlete tehdit, yabancıların oyuncağı, ihanet odağı" sayıldı.
"Çete" nin "parlayan, yükselen güç, hareket ve odak" ın uzantısı sayıldığı da...
Tam tersine, muhalif, köstek, tehdit ve tehlike kabul edildiği de oldu.
"Tarihi" girizgahı uzatmayayım.
Kısaca ne ak, ne kara bir şeyden söz ediyoruz.
Tarihteki yeri de öyle.


Peki ya bugün?
"Çete" ; salt kendi namına, hatta "yasadışı maddi menfaatler" derdinde bir haydutluk hücresi olarak kabul edildi neredeyse.
Daha ziyade mafyavari..
"Çete" dendiğinde, kumar, kara para, uyuşturucu, şantaj esaslı, kimi isimlerle kişisel ilişkileri sonunda biraz devlet-siyaset sosu bulaşmış bir yapı.
"Susurluk" bu kokuyu çok fazla verdi, tüm çürümüş uzuvlarıyla. Ve hukuk, devlet, siyaset, medya, düzen... hemen hepsi panikle ve kimi kurumlara zarar gelmesin diye onu titizlikle o seviyede, o seviyesizlikte tuttu.
Bu kez neden söz edeceğiz?
Sanık olan, "inisiyatif" ten bahsediyor.
Bireysellikten, "vatan uğruna dayanamamaktan" bahsediyor.
Tuhaf olan şu:
Geç Osmanlı ve İstiklal Harbi çeteleşmelerinde, devlet (İstanbul) yönetiminden rahatsızlık kadar, ordunun hakim yapısından, statükocu halinden de duyulan sıkıntı mevcuttu.
Ankara hükümeti ve düzenli orduyla birlikte, çete bir parçası olduğu o yapının da karşıtı oldu.
O benzerlikte nispeten yeni vakalar; emir-komuta dışındaki "başarılı" 27 Mayıs ile sonrasındaki "başarısız" Aydemir hareketleri idi.
12 Mart 1971 öncesi cuntacı veya ihtilalci oluşumlar da.
"Kontrgerilla, özel harp, özel kuvvet" ise, tüm "ilgili" dünyada, çetelere mahal vermemek üzere, çetenin bizzat devletleştirilmesi, emirkomutaya sokulması, bazen milli, bazen küresel bir hiyerarşide tutulmasıdır.
Bağımsız, merkez-kaç, başıbozuk, hiyerarşiyi hiçe sayan çetelere karşı, "lüzumlu çete faaliyetleri" nin, görünüşte kopuk kopuk, esasen merkezi yürütülmesidir.
İt-kopuk olanın ise, ya işi bitince, ya endazeden çıkınca temizlenmesidir.


O yüzden; muvazzaf subay barındıran bir "Çete", adına layık olmak için,
"düzen karşıtı", bu arada, hiyerarşiye ve emir-komutaya "rağmen çete" olur sanki.
Sanki, "idealleri, isyanı" kabına sığmaz. Hoşnutsuzluğu, huzursuzluğu, sabırlı yahut acilci örgütlenmesi ve eylemleri, "memleketin durumunun tüm sorumluları"na karşıdır.
Askeri hiyerarşi, emir-komuta ve düzen; bu tür çetelerden asla hoşlanmaz. Temizler.
Ya bunu bekleyeceksiniz; ki normaldir.
Yahut, "Dayanamadık, kendi inisiyatifimizle örgütlendik. Komutanlarımızı üzdüysek, istemeden Silahlı Kuvvetler'e zarar verdiysek çok üzgünüz" diyen saygılı, yerini, haddini bilen "çete zanlıları"nı garip karşılayacak...
"Çeteler tuhaflaştı; bağımsızlık duygusu ve başkaldırı hassası ne kadar zayıf" diyeceksiniz.
Bu arada, "andıç kuşu" akbaba iken yoğurdu üfleyip "gülen karga"
haline gelenleri de kutlayacaksınız.
Karga hiç olmazsa sadece "gak" der; kimseyi hedef yapmaz! Tabii ki guk da diyebilir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Zihin açıklığı   / 06-06-2006
 Aslında basit!   / 05-06-2006
 Boyun bağı   / 04-06-2006
 Artık yapma!   / 02-06-2006
 Aklıma geliverdi   / 01-06-2006
 Anam, babam...   / 31-05-2006
 Katiliniz kim olsun!   / 30-05-2006
 Kayıp sayfalar   / 29-05-2006
 Sev ama vurma!   / 28-05-2006
 Cesur hukuk!   / 26-05-2006
ALİ KIRCA
Yalnızca gözlerin yaşadığı bir hayata...
YILMAZ ÖZDİL
Değerli hastalar... Ölün de kurtulalım
IMF...
ERGUN BABAHAN
Rejimin gerilimleri ve çözüm yolları
Seçilmiş sivil...
MEHMET BARLAS
Deformasyon ve dezenformasyon bir araya...
BALÇİÇEK PAMİR
Kocam başka kadınlara gidebilir mutlu olacaksa, izin...
UMUR TALU
Gak ve guk!
Fazla konuşulmaz, okul kitaplarında da pek...
FATİH ALTAYLI
Bu eğitimle AB'ye gireceğiz
SABAH'ta bir haftadır Türk...
ERDAL ŞAFAK
Yeni bir heyecan
Başbakan Erdoğan ile...
Rum kesiminde toplu mezar
Rum ve Türk uzmanlar, kemiklerin en az 4 kişiye ait olduğunu...
ABD'li siyasetçilere Türkiye gezi rüşveti
"İnsansız uçak Predator üreten General Atomics şirketi Cumhuriyetçi...
İnatçı keçi Sergen
İnatçı keçi Sergen
Beşiktaş'ın jübile teklifini, "Futbol oynayacağım" diyerek reddeden...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu