Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Sabancı, ''Mayıs ayında dünya piyasalarında başlayan dalgalanma (yükselen pazar ekonomileri) diye nitelenen ülkelerden fon çıkışına yol açarken, bu süreçten en fazla etkilenen ülke Türkiye oldu'' dedi.
Sabancı, Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği'nce (ESİAD) Anemon Otel'de düzenlenen ''2006 Gelişim Projeleri'' etkinliğinde, 2 Haziran'da gerçekleşen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada dile getirdiği bazı konuları paylaşmak istediğini belirterek,
uzun süredir ilk kez piyasaların kuvvetle dalgalandığı bir ortamda bir araya geldiklerini kaydetti.
''Mayıs ayında dünya piyasalarında başlayan dalgalanma (yükselen pazar ekonomileri) diye nitelenen ülkelerden fon çıkışına yol açarken, bu süreçten en fazla etkilenen ülke Türkiye oldu'' diyen Sabancı, şöyle konuştu:
''Bu güvensizliğin temelinde, son dönemde hep birlikte yaşadığımız AB ile ilgili konuların hükümetin gündeminden çıkmaya başladığı görüntüsü, tam üyelik idealinin toplumsal planda zayıflaması, Merkez Bankası Başkanının seçimi etrafındaki tartışma, bu tartışmanın sürdürülüş biçimi, Cumhurbaşkanlığı tartışmaları, laiklikle ilişkilendirilebilecek, dini eksenli muhtelif tartışma konuları yer almakta. Son olarak da ABD'de faizlerin enflasyon artışı riskine karşı yüzde 5'e çıkarılması, yükselen pazar ekonomilerinden fon çıkışına neden oldu. Türkiye'yi de etkisi altına alan bu akım iki hafta içinde YTL'nin ve Borsa endeksinin yüzde 20 civarında değer kaybetmesine yol açtı.''
Sabancı, analistlerin dünya piyasalarındaki dalgalanmanın durulması ertesinde yeni dengenin farklı düzeyde kurulacağını, eski dengelere geriye dönüşün söz konusu olamayacağını belirttiklerine işaret ederek, ''bu öngörünün doğrulanması halinde Türkiye ekonomisinin de enflasyon beklentilerini yukarı, büyüme beklentilerini de aşağıya çekmek zorunda kalacağını'' ifade etti. ''TÜM HESAPLAR YENİDEN YAPILACAK''
Büyüme, enflasyon ve faizle sınırlı kalması mümkün olmayan bu değişimin etki alanına, ithalattan yatırıma, istihdamdan bölgesel kalkınmaya, dış borçtan açık pozisyonlara dek pek çok önemli büyüklüğün gireceğini ve bunlara ilişkin rakamların değişeceğini belirten Sabancı, şöyle devam etti:
''Kısacası tüm hesapların yeniden yapılması, planların gözden geçirilmesi, zamanlamaların yeniden düşünülmesi zorunla hale gelecek. Toplamda nispeten olumsuz yöndeki değişikliklerin ciddi biçimde ağır basacağını söylemek de bir kehanet olmayacak. Bu şok dalgasının ekonomide ne derinlikte iz bırakacağını henüz bilmiyoruz. Bunu tam olarak söyleyebilmek için piyasaların durulduğundan emin olmamız lazım. Ancak, şunları kesin olarak söyleyebiliriz, makroekonomik dengeler değişikliğe uğrayacaktır. Bu nedenle istikrar politikalarının eskisinden daha büyük bir kararlılıkla sürdürülmesi gerekecektir. AB yolunda kararlılıkla ilerleyeceğimizi tüm dünyaya ve iç kamuoyuna anlatılması, müzakere sürecinin topluma mal edilmesi, önemli bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor.''
Bağımsız kurum ve kurullara müdahale görüntüsü vermekten titizlikle kaçınılması gerektiğini bildiren Sabancı, ''Kamu hizmetlerinde gerçekleştirilen görevlendirmelerde liyakat ve yönetişim ilkelerine yüksek itina gösterilmelidir'' dedi.