| |
Cumhurbaşkanı Polat olsun...
Şemdinli sanığı PKK itirafçısına hakim soruyor: -Kim dağdan, kim halktan, nasıl tanıyorsunuz? Sanık cevap veriyor: -Biz birbirimizi yıllardır tanırız ve birbirimizi yıllardır vururuz. Kurtlar Vadisi'nin final sahnesi gibi...
Şemdinli ertesinde ortaya çıkan "çeteler" i birbirine karıştırmadan sayabiliyor musunuz? Sauna... Bursa... Danıştay... Ve son olarak da Atabey Çetesi. Bu çetelerde ne hikmetse hep "özel kuvvet" ten askerler var. Kimi emekli, kimi muvazzaf...
Çetelerin bolluğu da, bunların içindeki emekli ya da muvazzaf askerlerin varlığı da, burayı "yönettiğini" iddia eden hiç kimsenin yüzünü kızartmıyor. Ne zaman kızarttı ki şimdi kızartsın? Böyle zamanlarda babadan kalma eski klişeler tekrarlanır: "Münferit olay..." Sauna: -Münferit... Bursa: -Münferit... Danıştay: -Münferit... Atabey: -Münferit... İnsanın "ne kadar münferitsiniz" diyesi geliyor. Ardından "soruşturma açıldığından" söz edilir, sonra da o soruşturmadan bir daha asla "haber" alınamaz. KKTC'de bir iki yıl önce yol ortasında bir astsubaya ait, bagajı C4 tahrip kalıplarıyla dolu otomobil bulunmuştu, bu "münferit" olay da "soruşturmaya" alınmıştı. Galiba hala soruşturulmakta...
Ayak izleri hep devletin içinde kaybolan çetelerden daha da vahimi var, liseli çocuklar arasındaki şiddet... İttihat ve Terakki ruhunun oluşturduğu zihniyet iktidar kavgası için çeteler kurup, çeteler bozarken; nüfus artış hızı, Güneydoğu'daki korkunç on beş yılın kentlere yığdığı üç milyon becerisiz insan, sanayi döneminin sona erip, bir sonrakine hamle edilememesi bugünkü varoşların biçimini belirledi. Üretimden kopmuş, donanımsız ama çok iyi yaşamak isteyen genç insanlar. Kendilerini "olumluda" ispatlayacak hiçbir olanağı olmayanlar, şimdi dizilerin ve münferit çetelerin de ortamı sulamasıyla birbirlerini öldürüyor. Son beş aydaki liseli cinayetlerinin bilançosu on dört çocuk...
Hele Balıkesir'de dört yaşındaki çocuğun yedi yaşındaki ablasını, dedesinin tabancasıyla vurup öldürmesi de bütün bunlara tuz biber ekti. Dört yaşındaki oğlu, yedi yaşındaki kızını vuran yaşamın en büyük gazabına uğramış baba ne diyor: -Oğlum, sürekli babamdan tabancasını istiyordu. Babanın babası yani çocukların dedesi ne diyor: -Torunumla zaman zaman şarjörünü çıkardığım tabancayla oynuyorduk.
Bu tablonun tepesine çıkıp "cumhurbaşkanı" olmak için Ankara birbirinin gözünü oyuyor. Devlet içi çatışma arttıkça da, ortaya dökülen kirli çamaşırlar çürümenin boyutunu gösteriyor. Bir de buna üretimden çoktan kopmuş ve varoluşunu akıtacak bir nehir bulamayan milyonlarca genç lümpenin şiddetini ekleyin. Dizileri gerçek yaşam sanan minik canavarları da... Bir de "devletimizin emrindeki" itirafçıları: -Birbirimizi yıllardır vururuz.
Benim teklifim şudur: -Cumhurbaşkanı Polat olsun. Hem yazı sakin geçiririz, hem de bu rejimin bizi getirdiği nokta çok da anlamlı bir şekilde tanımlanır. O da ilk demecini şöyle verir: -Tablo münferittir.
|