Doğalgaz baronları
Dünkü SABAH'ın birinci sayfası tarihe geçecek bir ibret belgesiydi. İki doğalgaz santraliyle, daha doğrusu santral patronlarıyla ilgili çarpıcı haberlerdi bunlar. Birincisi doğalgaz trilyoneri Ünal Aysal'ın Boğaz'daki oteli, diğeri Şarık Tara için çıkarılacağı belirtilen özel yasa. Demirel döneminin Türkiye'yi mahkum ettiği doğalgaz bağımlılığının, ülkemiz açısından nasıl sonuçlar doğurduğunun belgesi olarak hafızalarımıza nakşedildi. Rusya'dan doğalgazı Hazine garantisiyle alıp yaklaşık 80 kişi çalıştırdığı çevrim santrallerinde elektrik üretip devlete kilovatı 10.35 cente satan Aysal, İstanbul Boğazı'nda 55 milyon dolara süper lüks bir otel yapmış. Eşi takıp takıştırmayı, bankada para tutmayı da sevmediğinden otele yatırım yapmışlar. 11 odalı otelin her bir odası 5 milyon dolara mal olmuş. İnsan parayı havadan, daha doğrusu gazdan kazanınca nereye koyacağını bilemiyor elbette. Her şeyi memleket için yapıyorlar elbette. Onların ülke aşkını düşününce Ataol Behramoğlu'nun şiiri geliyor aklıma. Zamlar üzerine yanılmıyorsam şöyle bir şiir yazmıştı Behramoğlu; "Zamlar millet yararına diyorlar Ya zam nedir bilmiyorlar Ya da bizim milletten değil bunlar." Doğalgazdan elektrik üretiminin ülke yararına olduğunu söyleyenleri duyunca nedense bu şiir aklıma geliyor. Gaz Rusya'dan geliyor, Türkiye'de elektriğe dönüşüyor, merkezi Brüksel'deki şirket milyarlarca dolar basıyor. Elektriği Rusya'dan doğrudan ithal etsen bu kadar pahalıya mal olmayacakken, doğru zamanda doğru siyasetçinin yanında olmanın mükafatını böyle alıyorsun. Tıpkı Şarık Tara gibi. O da Mesut Yılmaz'a ne kadar teşekkür etse azdır. Santrali çalışmasa bile fatura kesecek olan Şarık Tara için özel hukuk yaratılıyor. Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararını aşmak için özel yasa hazırlanıyormuş. Hacer Gemici'nin yaptığı habere göre, 3'ü Enka'ya ait, 5 doğalgaz çevrim santralinin mevcut sözleşmeleri aynen korunacak ve Hazine garantilerinin devamı sağlanacakmış. Türkiye'yi enerjide Rus doğalgazına bağımlı kılmanın tehlikeleri bu kış Ukrayna'ya uygulanan ambargo sonucu ortaya çıktı. Vananın başka bir ülkenin elinde olduğu doğalgaz Türkiye'de elektrik üretiminin yüzde 43.5'ini karşılıyor. Üstelik bu elektriğin maliyeti hidroelektrik ve termik santralin birkaç katına çıkıyor. Hidroelektrikte bir kilovatın maliyeti 1 cent, termikte 2-2.5 cent iken, doğalgazda bu fiyat 4.5 ile 8 cent arasında değişiyor. Üstelik işsizliğin aşılmaz bir sorun olduğu ülkemizde en az işgücüyle yapılıyor bu üretim. Burası böyle bir serbest piyasa ekonomisi işte. Yaratıcılık, girişimcilikten öte doğru siyasetçiyle doğru ilişki kurmak insanın önünü açıyor. Öylesine açıyor ki, yatırımını 50 yılda çıkaracak bir otele 55 milyon dolar yatırabiliyorsunuz. Öyle sözleşmeler yapıyorsunuz ki, hiçbir hukuk bu tatlı kar zincirini kıramıyor. "Benim işçim, benim köylüm, hatta benim işadamımın" anası ağlıyor, gazdan para akıyor. Doğalgaz boru hattı değil, sanki süt sağma (pardon dolar sağma) makinesi kurmuşlar. Milleti sağdıkça sağıyor. Yaşasın serbest piyasa!
|