|
|
|
|
|
'Altın Palmiye' yarışının galibi kim olacak?
|
|
59. Cannes Film Festivali'ndeki 12 günlük heyecanlı koşuşturma sona eriyor ve ödüller bu akşam sahiplerini buluyor. Ancak en iyi filme verilecek olan 'Altın Palmiye' ödülünü kimin alacağı konusu bu yıl daha belirsiz. Sayısız usta yönetmene veya yeni yeteneğe rağmen çoğunluğun başını döndüren bir 'başyapıttan' söz edemiyoruz. Nanni Moretti, Ken Loach ve Aki Kaurismaki gibi 'star' statüsündeki Avrupalı usta sinemacıların 'vasat' veya biraz üzeri son yapıtları ise malesef beklenen heyecanı yaratmaktan uzak kaldı. Gerçi izleyeceğimiz iki film daha var: Arjantin yapımı 'Kaçış Günlüğü' ve Hollywood'un ünlü Meksikalısı Guillermo Del Toro imzalı 'Pan'in Labirenti', mevcut dengeleri altüst eder mi henüz bilinmiyor!
'İKLİMLER' ÜÇ FAVORİDEN BİRİ Şu anda büyük ödül için adı geçen üç film var. En güçlü adaylardan 'İklimler' sırrı detaylarda gizli olan bir film. Mutsuz bir çift aracılığıyla insan ruhunun karmaşıklığını yalın ve etkileyici bir dille anlatıyor. Film dünyanın en önemli eleştirmenlerince 'muhteşem' olarak nitelendirildi. Nuri Bilge Ceylan bu yıl 'Altın Palmiye'ye uzanabilir. İspanyol usta Pedro Almodovar'ın 'incelikli bir kadın filmi' olarak tanımlanacak 'Dönüş' filmi de çoğu eleştirmenin favorisi. Jüri başkanı Wong Kar- Wai'nin, tarz ve konu olarak Ceylan'ın sinemasına yakın durduğu biliniyor. Ancak Kar-Wai'nin Almodovar hayranlığı da gizli değil. 7 yıl önce 'Annem Hakkında Her Şey' ile Cannes'da en iyi yönetmen ödülüyle yetinen Almodovar'ın şimdi dünya sinemasındaki yıldız konumu bu kez dezavantaj olabilir. Çünkü tüm şatafatına ve tantanasına rağmen Cannes, sinema sanatında yeni keşiflere açık olmasıyla tanınıyor. Sonuçta yarışma 'kişisel öykü ile politik dünya işleri' arasında olacak gibi görünüyor.
POLİTİK YAPIMLAR ÖN PLANDA 'İklimler' ve Dönüş' gibi iki içsel öykünün yanı sıra tahmin listesindeki üçüncü iddialı film 'Babil' ise politik derdini 'birbirimizden farklı değiliz, sevelim ve sevilelim' mesajıyla anlatmak istiyor. Brad Pitt gibi bir Hollywood starından destek alan film, Fas, Meksika ve Japonya'nın yer aldığı üç kıta üzerinden ırkçılığa ve globalizasyona 'dokunaklı' bir itiraz getiriyor. Genel bir bakışla; beş filmlik Latin esintisi bir yana yarışmadaki politik filmlerin ağırlığı da öne çıkıyor. Bu üç yapımın yerine bazı eleştirmenlerin seçimi ise 'küçük ölçekli' filmler. Fransız Bruno Dumont'un ' Flanders' adlı savaş karşıtı gençlik filmine hakettiğinden fazla sahip çıkan eleştirmenler var. Çin filmi 'Yaz Sarayı' bir sürpriz yapabilir. Klostrofobik atmosferiyle son derece etkileyici başlayan ancak gereğinden uzun sürerek finalindeki süprizi açık eden İskoç yapımı 'Kızık Sokak' ise ilk filmlere verilen 'Altın Kamera'ya daha yakın duruyor. Sonuçta sürprizlere açık olarak bu akşamı bekleyeceğiz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|