|
|
Futbol yalnızca topla oynanmaz
Portekiz-Angola, İngiltere-Trinidad ve Tobago, Hollanda-Arjantin, İran-Meksika, Fransa-Togo... Dünya Kupası'nda oynanacak bu beş maç çok konuşulacak.
1930 yılında Fransız Jules Rimet'in ilham verdiği Dünya Kupası'nın tarihi, futbolun sahada olup bitmediğini kanıtlar. 1934'te diktator Benito Mussolini'nin, İtalya'ya Dünya Kupası kazandırmak için aldığı önlemler, 1978 Dünya Kupası'nda Arjantin askeri cuntasını protesto eden Hollandalı oyuncular ve askeri cuntanın lideri General Jorge Videla'nın 'hakemlere yaptığı telkin', 1998 Dünya Kupası'nda yalnızca ABD'yi yenebilen İran'ın galibiyeti neredeyse 'ulusal gurur günü' ilan etmesi, 1982 Dünya Kupası'nda Almanya'yı 2-1 yenen Cezayir'in galibiyetini 'sömürge ülkelerinin zaferi' olarak görmesi ilk akla gelen örnekler...
IRKÇILIK ALARMI 9 Haziran'da Almanya'da başlayacak Dünya Kupası'nda ise futbolun sahadaki güzelliğine anlam katacak beş maç var. Belki, 2002'deki Dünya Kupası'nda Senegal'in Fransa'ya yaptığı sürprizi bu kez Togo yapabilir, 28 yıl önce askeri darbenin gölgesinde oynanan Hollanda-Arjantin maçı geçmişten izler taşıyabilir. İran için Meksika'ya karşı alınacak galibiyet, ABD müttefikine karşı alınan bir galibiyet olarak kayıtlara geçebilir, Angola'nın Portekiz'e karşı sahaya çıkması bile bağımsızlığın kutsanması olarak algılanabilir. Tam da FIFA'nın statlarda ırkçılık alarmı vererek Neo-nazi gruplarını Afrika ülkelerinin maçlarında olay çıkartacaklarına dair ihbarların alındığı dönemde bu beş maçı mercek altına aldık.
NUH KÖKLÜ
|