|
|
|
|
|
"Saldırı açık bir provokasyon"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay'daki saldırıyı "açık bir provokasyon" olarak nitelendirdi.
Erdoğan, Ak Parti Grup toplantısında gündemdeki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, Danıştay'daki saldırıyla ilgili olarak, "Katilin gerçek yüzünü görmek istemeyenler var. Siyasiler durumdan yarar sağlamaya çalıştılar. Ayak üstü beyanların sahipleri mahcup olmuştur. Türkiye'de huzuru ve istikarı hedef alan çete yakalanmıştır. Saldırı açık bir provokasyondur. Huzurun bozulmasını isteyenler var" dedi.
"KANLI
BİR KOMPLO"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay'a yapılan saldırının Türkiye'nin huzurunu sabote etmeye yönelik kanlı bir komplo olduğunu belirterek, ''Saldırının arkasından bir ihanet çetesi çıktı'' dedi.
Saldırının artık hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, Türkiye'nin huzurunu sabote etmeye yönelik kanlı bir komplo olduğunu kaydeden Erdoğan, olayın bütün boyutlarıyla Hükümetin takibinde olduğunu söyledi.
Hiçbir karanlık nokta kalmayıncaya kadar olayı takip edeceklerinden herkesin emin olmasını isteyen Erdoğan, partisinin literatüründe ''öteki'' diye bir kavram bulunmadığını kaydetti.
Milletin birlik ve beraberliğini psikolojik duvarla bölmek, milleti farklı kutuplara çekmek isteyenlerle yollarını baştan ayırdıklarını vurgulayan Erdoğan, ''Milletle kalbi bağlarımızı zayıflatacak çabalar, boşa çıkacaktır. Türkiye'yi, halkımızı bir bütün olarak kucaklıyoruz. Hiçbir gerilimin tarafı değiliz, hiçbir gerilimin tarafı da olmayacağız'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, hep uzlaşı arayışı içinde olduklarını, aklın yolunu takip ettiklerini; bundan sonra da yollarına bu şekilde devam edeceklerini bildirerek, cumhuriyetin, devletin temel ilkelerine, adalete, hukuka yürekten bağlı olduklarını, herkesten de bunu beklediklerini söyledi.
Erdoğan, Danıştaya yönelik saldırıyla kanlı komplonun arkasından ''bir ihanet çetesinin çıktığını'' bildirerek, bu çetenin hedefinin, Türkiye'deki istikrar, huzur, kalkınma olduğunu kaydetti.
Piyasalardaki hareketlilik konusunda ise Erdoğan, "Dalgalanmalar piyasanın doğal tepkisidir. Bu hareketlilik sadece Türkiye'de olmadı" açıklamasında bulundu.
ERKEN SEÇİM BEKLEYENLER HEVESLENMESİN
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''AK Parti iktidarı olarak bizden erken seçim kararı bekleyenler boşuna heveslenmesinler. Türkiye'nin erken seçim derdi yoktur'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''Bunu lütfen iyi kaydedin'' diyerek, ''AK Parti iktidarı olarak, bizden erken seçim kararı bekleyenler boşuna heveslenmesinler'' dedi.
Toplantı salonundaki partililer, Erdoğan'ın bu sözlerini, ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' sloganı atarak uzun süre ayakta alkışladı.
Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'nin erken seçim derdi yoktur. Bu ülkede erken seçim talebinde bulunanlar, geçmiş alışkanlıklarının yeniden tezahürünü istiyorlar. Biz o alışkanlıkların aktörü değiliz, hiçbir zaman da o alışkanlıkların aktörü olmadık'' diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''açık bir provokasyon'' olarak tanımladığı Danıştaydaki saldırıyla ilgili olarak, herkesi aklıselimle hareket etmeye davet etti; kimsenin yarın pişman ve mahcup olacağı ifadelerde bulunmamasını istedi.
Erdoğan, ''Türkiye, demokrasiyle, adaletle, hukukla bu tertipleri,bu odakları bertaraf edecektir. Kimsenin tereddüdü, kuşkusu, kaygısı olmasın ki Türk milletinin güvenliği için hukuk dışı çetelerle mücadelemiz kararlılıkla devam edecek'' dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Danıştay'daki saldırı ve sonrasındaki süreci değerlendirdi. Siyasetin ''sözün ta kendisi'' olduğunu vurgulayan Erdoğan, bazı siyasi aktörlerin basireti elden bırakmadan, bu süreçte aklıselimin sesini yükselttiklerini kaydederek, kendilerine ülke adına teşekkür etti.
Millet nezdinde siyaset yapmak isteyenlerin, karanlık odakların, çetelerin provokatif diliyle konuşmanın kimseye bir şey kazandırmayacağını bilmeleri gerektiğini belirten Erdoğan, ''Nitekim ayaküstü beyanların, aceleci yorumların sahipleri, şimdiden mahcup olmuşlardır. Buna karşı biz, siyaseti ve siyasetin dilini özenle muhafaza edeceğiz. Türkiye'nin gerilime değil, dayanışmaya ihtiyacı var. Bu ülkenin kaderini, aydınlıktan kaçan, karanlıktan medet uman kriz tacirlerine teslim etmeyeceğiz'' dedi.
Demokrasi ve hukuk mücadelesini kararlılıkla sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Demokrasi ve hukuk mücadelemizde bir tek geri adım atmayacağız. Bu ülkede birileri, toplumu kategorize etmeden, milletin bir kısmını çekmecelere koymadan, toplumun bir kısmını ötekileştirmeden akıl yürütemiyor, analiz ve yorum yapamıyor olabilir. Onların akılları kendilerine diyoruz. Biz bütün milletimize aynı gözle bakıyoruz. Herkesin sevinci sevincimizdir, herkesin acısı acımızdır. Bunun da böyle bilinmesi lazım. Zira biz, reflekslerle değil, akılla siyaset yapıyoruz. Bunun için Cumhuriyetin kazanımlarını, demokrasimizin kazanımlarıyla birlikte geliştirmeye, hukuk devletimizi sağlam temeller üzerinde yükseltmeye çalışıyoruz.''
Türkiye'de huzuru ve istikrarı hedef alan bir çetenin suçüstü yakalandığına ve deşifre edildiğine işaret eden Erdoğan, faillerinin bağlantılarıyla birlikte ele geçirilerek adalete teslim edildiğini söyledi. Erdoğan, ''Güvenlik güçlerimize de yargımıza da güveniyoruz. Bizim için hukuk ve adalet, geleceğe dönük bir taahhüt, dilek ve temenni değildir. Bugün, hemen şimdi görülmesi, hissedilmesi gereken bir temel ihtiyaçtır. Her vatandaşım emin olsun ki hukuk ve adalet muhakkak tecelli edecektir. Bu, benim de halkımın da beklentisidir'' diye konuştu.
''BU İŞİN ÜZERİNDEYİZ''
Danıştay'daki saldırının ''açık bir provokasyon'' olduğunu belirten Erdoğan, toplumun huzuruna, güven ve istikrarına kastedildiğini, sağduyu, aklıselim ve metanetin böyle kritik dönemlerde test edildiğini söyledi. Benzer senaryoları daha önce yaşamış olan vatandaşların nelerin, niçin yapıldığını gayet iyi bildiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Vatandaşımız şunu da biliyor; bu tür hain saldırılardan, bu tür provokatif eylemlerden en fazla rahatsız olacak kurum, hükümettir, yönetimdir. İstikrarın bozulmasını isteyecek bir Hükümet olabileceğini hangi akıl sahibi düşünebilir veya böyle bir duruma inanabilir. Biz Hükümet ve parti olarak, bütün boyutlarıyla bu işin üzerindeyiz. Bizzat şahsım da bu işi takip ediyor. Gerginlik olmaması için azami gayret sarfediyoruz. Hain eylemin bütün bağlantılarıyla çözülmesi için bütün birimlerimiz de çaba sarfediyor.''
''BU SÜREÇTE EN ÇOK AKLISELİMİ ÖNEMSİYORUZ''
Erdoğan, bu süreçte en çok aklıselimi önemsediklerini belirterek,''Onun için herkesi aklıselime davet ediyorum. Kimse yarın pişman olacağı, mahcup olacağı ifadelerde bulunmasın'' dedi. Herkesin, sağduyunun sesini yükseltmek zorunda olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Kimse ama kimse bedbinliğe, karamsarlığa, umutsuzluğa prim vermesin. Serinkanlılık, metanet, aklıselim, en çok böyle zamanlarda ortaya çıkmalı. Millet olarak vakur bir duruş... Eğer bunu başarabilirsek, bunu sergileyebilirsek, provokatörlerin emellerini boşa çıkarırız. Lütfen, Türkiye'nin aydınlık geleceğini her şeyden üstün tutalım. Kısır parti ve siyaset tartışmalarında kaybolmayalım. Türkiye'de eğer demokrasi zayıflarsa, iktidar olalım muhalefet olalım hepimiz, zemin kaybederiz. Olması ve yapılması gereken, demokrasiye hep birlikte sahip çıkmak, onu güçlü kılmaktır. Yani, demokrasi zayıflarsa Türkiye kaybeder.''
''TABLONUN BOZULMAMASI İÇİN HERKES GAYRET GÖSTERMELİ''
Bir ülkenin güvenliğinin sadece güvenlik güçleriyle değil, demokratik olgunlukla sağlanabileceğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Hak ve özgürlüklerle, insan haklarının gelişmesiyle terörizm izole edilir ve halka ulaşması ancak böyle engellenebilir. Türkiye'de huzurun bozulmasını, kargaşa çıkmasını, Türkiye'nin enerjisini kendi içinde harcamasını isteyen art niyetli odaklar da bulunabilir. 1980'li, 1990'lı yıllarda dünya yeniden yapılanırken, bütün ülkeler mesafe alırken, Türkiye iç gerilimler yüzünden tarihi fırsatları değerlendirememiştir. Bugün Türkiye, güven ve istikrarı tesis ederken o kayıp yıllarını da telafi etmeye çalışıyor. Bu güven tablosunun bozulmaması için herkesin gayret göstermesi lazım.
Biz, 73 milyonluk bir ülkeyiz, büyük bir milletiz, büyük bir devletiz. Huzuru, istikrarı tesis etmek bizim görevimizdir. Bizim bütün gayretimiz bunun içindir. 3 Kasım 2002 ve şimdi geldiğimiz nokta... O gün neydik, bugün neyiz, lütfen herkes, bunun muhasebesini yapsın ve kararını da ona göre versin. Her alanda, ekonomiden tüm özgürlük alanlarına varıncaya kadar, demokratik haklarımıza varıncaya kadar bu noktada değerlendirmeyi yaparken, inanıyorum ki ibrenin ne kadar politik geliştiği çok açık, net ortaya çıkacak. Cumhuriyetin niteliklerini korumak, demokratik rejimin selametini sağlamak, millet olarak bu tür provokasyonlara karşı uyanık olmamıza bağlıdır. Son olay, bunun lüzumunu açıkça ortaya koymuştur. Milletin birlik ve düzenine kastedenler, milletin değerlerinin arkasına gizlenen çeteler, karanlık hücrelerinden çıksalar da Türkiye'yi yolundan çeviremeyeceklerdir. Türkiye, demokrasiyle, adaletle, hukukla bu tertipleri bu odakları bertaraf edecektir. Kimsenin tereddüdü, kuşkusu, kaygısı olmasın ki Türk milletinin güvenliği için hukuk dışı çetelerle mücadelemiz kararlılıkla devam edecek.''
|