Bu da tehdit!
Dün, başta Sabah, çok gazetede "Susurluk bağlantısı" manşetti. Eğer, ülkenin en önemli kurumlarından birine hain ölümcül saldırı, ilk teşhis, yorum ve tepkilerden sonra bir de "Susurluk" lu manşet oluyorsa, başka türlü "düşünme, tartışma, sorgulama çabaları" na da ihtiyaç vardır. Mesela en etkili, en çok satan, en büyük gazetelerden Hürriyet de dün, "Susurlukla kol kola" gibi çarpıcı bir manşetle çıkmış ve şöyle demişti: "Danıştay saldırısının kilit ismi eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in, Susurlukçu İbrahim Şahin'le fotoğrafı ortaya çıktı. Bu ilginç ilişki de mercek altında." Bir suça, azmettirmeye, örgütlenmeye kesin delil olmasa dahi, "ilginç ilişki" idi, Hürriyet'in de üstünde durduğu. Ancak, biliyor musunuz Bu çok etkili büyük gazetede "ilginç ilişki" koskocaman manşet olurken... Başyazısı ve muhtemelen yazı işlerinde o manşete vize veren yönetmeninki de dahil... Spor hariç tam 19 köşe yazısından hiç birinde, "ilginç ilişki" ye atıf yapan, tartışan, dikkat çeken yahut ne bileyim bunun manşet olmasını yanlış bulan... konu üstüne tek yazı, tek yazıda tek satır yoktu. "Mercek" le baksan da yoktu. Bu vahimdir! Kim olduğunu, dünyaya, Ortadoğu'ya, Türkiye'ye hangi pencereden baktığını, yazdığı yayın organının kimlere ait olduğunu hiç merak etmeden, düşünmeden, en azından "ABD ve İsrail saldırganlıklarının ideologlarından" da olduğunu okura belirtmeden, sanki çok objektif otoriteymiş gibi "ABD'li yazar Michael Rubin" den alıntı yapabilen üstatlar misal, kendi gazetelerinin manşetine dahi değil, havaya bakıp ıslık çalmışlardı. Çok vahimdir! Belki bugün öyle olmaz.
Vahimdir, çünkü eğer hukuk ve Emniyet, Meclis ve medya gerçekler için üstlerine düşeni yapamıyorsa, eksik yapıyorsa, kaçıyor, kaçınıyorsa, önyargılarına, hesaplarına, bağımlılıklarına göre pozisyon alıyorsa... O kıvırtık pozisyoncular "Demokratik, laik sosyal hukuk devleti" veya "Bağımsız, özgür, etik, dürüst gazetecilik" diye de ahkam kesmesin. Çünkü; evet, din, etnisite üstünde epeyce gerilim ile anti-demokratik, terörcü niyet ve eylemin de bulunduğu ülkemizde, bir de "milliyetçi-ulusalcı" iddialı "garip örgütlenmeler" sorunu, tehlikesi, tehdidi mevcut. Bir yanında mafya ilişkileri ve renkleri de bulunabilen, bir yanında "resmi hiyerarşi" dahilinde olmasa bile, kimi "devlet uzantıları" ile ilişkileri, tuhaf para kaynakları, hücre modelleri, aynı "üst" isimlerle bir tür bağları, eski ve görevde güvenlik görevlisi kadroları ile patlayıcıları mevcut "mukavemetçi" yapılar. Bir iddiaya göre, "Bu tür yapılarla ilişkili olanların sayısı Türkiye çapında 100 bin dolayında." Bir başka iddia, teşvik edilen "özel güvenlik sektörü" nde, bir sürü "normal şirket" in arasında, bu tür yapıların da yasal, finansal ve silahlı kılıf bulabildiği. Kimi eski, hatta görevli resmi güvenlik görevlisinin karıştığı bazı soygun yahut soygun girişimi dahi bu tür yapılarla ilişkilendirilebiliyor. Diğer tehlikelerin yanı sıra, bu tür yapılanmalar da "tehlike" değil midir? Kör, sahipsiz bombalar, belki de faillerinin kendi canlarını korumak, işten sonra temizlenmemek için yakalanmayı dahi göze alabildiği cinayetler yahut faili meçhul ve adres şaşırtmalı suikastlar... Bir de böyle yapıların marifetiyse, o da "terör" değil midir? Halisane, milliyetçi, vatanperver duygular, madalyalar, takdirnameler, övgüler; cinayetin cinayet, bombanın bomba, kurşunun kurşun, kanın kan, sabotajın sabotaj, suikastın suikast, tezgahın tezgah... hepsinin birden bir tür terör ile belki Anayasa suçu olduğu gerçeğini değiştirir mi? Neden bu tür yapılanmaların sözde fikri dayanağı olan, ama elbet her milliyetçininkine benzemeyen bir tür milliyetçilik de "tehdit kapsamı" ndan çıkarıldı acaba? Kafayı mı yedik biz? CHP de dahil, Meclis görev başına!
|