|
|
Herkesin bir hikayesi vardır
Vardır tabii. Hem de ne hikayelerle dolu etrafımız. Her gün simit aldığınız simitçi, kız kaçırıp İstanbul'a yerleşmiştir. Bir kurcalarsanız büyük bir aşk çıkar altından. Filmlere konu olacak kadar. Şaşırırsınız
Elimde bir kitap. Sayfalarını çevirdikçe daha da keyif alıyorum. Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencilerinin eseri. Hem de ne eser. İsmi Kayışdağı'nda Dört Mevsim. Anadolu'dan İstanbul'a göç eden ailelerin büyük kente uyum sürecini sorgulamaya çalışmışlar. Kulağa sıkıcı mı geldi? Hiç değil. Çünkü bu sorguyu fotoğraflarla yapmışlar. Bir yıl Kayışdağı'ndaki yaşamı incelemiş, orada ilgilerini çeken aileleri görüntülemişler. Bitmedi. Ardından fotoğrafladıkları ailelere "Hadi siz de projeye katılın" diye bir çağrıda bulunmuşlar. "Fotoğrafların altına ne hissettiğinizi yazın." Kayışdağı sakinleri de üşenmemiş el yazılarıyla yazmışlar da yazmışlar. İşte elimdeki kitap bu projenin fotoğraflarından oluşuyor. Hepsi birbirinden etkileyici. Daha da güzeli önümüzdeki hafta bu fotoğraflardan ve yazılardan oluşan bir de sergi açıyorlar. Yeditepe Üniversitesi'nde. Kaçırmayın derim. Herkesin bir hikayesi vardır. Önemli olan o hikayeyi bulup çıkarmak. Yeditepe Üniversitesi'nin gençleri de alkışlanacak bir çalışma çıkarmışlar ortaya.
1- Okumam yazmam yoktur. Benim büyük torun İpek beşe gidiy. Bu yazıyı ona yazdriyim. Malatya'dan geldik İstanbul'a on sekiz sene önce. İş yoktu mecbur olduk gelmeye. 1999 senesinde Kayışdağ'a taşındık. Bunlar benim en küçük torunlar. Ağladıkları zaman gelinin işi varsa, onlara ben bakarım. Çünkü akşam olunca evin beş erkeği eve gelir işten. Yemek ister, temizlik ister. Torunlarıda kendi çocuklarımız gibi saygılı yetiştiriyoruz. Diyorlarki çocuklar şimdi saygısız. Bence abartıyorlar, çünkü kendileri serbestlik veriyorlar çocuklara, onlarda öyle yetişiyorlar. Benim dört oğlum var, dışardan geldimmi dördü de ayağa kalkar, gelinlerim ve büyük torunlarım da öyle. Bizde usül böyledir. GÜLLÜ AKÇELİK
2- Burası evimizin en sevdiğimiz köşesi. Bu çiçekleri deve tabanı, kuzudili, hanımeli, salkım papatya!hep hanım yetişririr ben sularım. Bahçemizdeki ağaçlarımız da en iyi bu köşeden görülür. Doğayı çok seviyorum. Elimden gelen herşeyi yetiştirmek istiyorum. Hanımla ben 57 yıllık evliyiz. 30 yıldır Kayışdağı'nda oturuyoruz. Trabzon'dan geldik. Astım hastası olduğum için doktor ya kastamonu ya kaz dağı ya da, paran yoksa kayışdağına git dedi. Ben de burada hastalığımı yendim. KARABEY AKDENİZ
3- Benim okuma yazmam yok. Bu yazıyı gelinim madineye yazdırıyorum. Okam yazmam yok ama hesabım kuvvetli. Bu cimnastik bir okul gibi oldu bize. Biz her sabah 7 ila 9.30 arası kayışdağı mahallesinin top sahasında spor yapıyoruz. Gönüllü iki hocamız var. 50-60 kişiyi bulduğumuz oluyor ama okullar açılınca sayımız azalıyor. Ben rahatsızım doktor sana spor lazım dedi. faydasini gördüm. Sinoplu karslı, bingöllü, tunceli, maraşlı sivaslı bir sürü insanla tanışıp arkadaş oldum. Spor yaparken kışın soğuk oluyor onun içinmuhtarden kapalı spor salonu istedik. YETER ÇELİK
|