|
|
Bir yerlere ait misiniz?
Hemşerim memleket nire? Memleket bizim memleket. Barış Manço'nun müziği kulağımda, Mardin Derik'in Çadırlı Köyü'ndeyim. Meydanda bizi büyük bir kalabalık bekliyor
Birini düşünün. Okuyup, büyüyüp adam olmuş. Çok önemli pozisyonlara gelmiş. Yine de doğduğu yerlerden kopmamış. Elinde avucunda ne var ne yoksa köyüne aktarmış. Bahsettiğim Mardin Derik'in Çadırlı Köyü. Adamın zamanındaki ismiyle Şabana. Asfalt yolda ilerlerken sola sapıveriyoruz. Ne bir tabela ne bir işaret. Şabana'nın girişiymiş. Giriş ana yoldan güzel. Takılıyorum "Yoksa bunu da mı siz yaptırdınız?" Başını sallıyor hafifçe, mütevazı gülümsüyor. Prof. Dr. Aydın Ayaydın'dan bahsediyorum size.
Eski Rekabet Kurulu Başkanı, Emlak ve Vakıfbank Genel Müdürü, İstanbul milletvekili. Sabah Gazetesi Ekonomi yazarı. Bunlar benim bildiğim görevleri. Aslında Deriklili Aydın Ayaydın. Köyün meydanında bizi büyük bir kalabalık bekliyor. 'Büyük adam'larının geleceğini duymuş, yollara dökülmüşler bir selam vermek, elini sıkabilmek için. Aydın Ayaydın kimileri gibi önemli yerlere gelip de kendi hemşerilerini unutanlardan değil. Bakmayın İstanbul milletvekili olduğuna, bütün yatırımını Mardin'e yapmış. Özellikle de Derik'e, ardından Çadırlı Köyü'ne. Yol getirmiş, su getirmiş, elektrik getirmiş, okullarını inşa ettirmiş. Daha ne yapsın? Kalabalık büyük bir coşkuyla karşılıyor bizi. Herkes Ayaydın'a "Merhaba" diyebilmek için sıraya giriyor. Gülerek izliyorum. O sırada bir köylü boynu bükük halde konuşmaya başlıyor. Ayaydın "Bak" diyor "Bana görüyor musun ne?" diyor. "Sana oy vermedik ama bir de sağlık ocağı istiyoruz." Meğer son seçimlerde Ayaydın Diyarbakır'dan aday olmuş. Köyüne gelip kendisine değil ama partisine oy istemiş. Bir nevi "Bana vereceksiniz, ona göre" demiş. Eh demesin mi elektriği, suyu getiren o. Köylüler bunca hizmete rağmen tutup yörenin malum adresine oy atmışlar. İyi mi? Şaka değil. O günden sonra Aydın Ayaydın'ı, her gelişinde, özür dileyerek karşılarlarmış. "Sana oy vermedik ama..." "Bir de hatırlatıyorlar" diye yalancıktan kızıyor Ayaydın. Sonra ciddileşiyor. "Sağlık ocağı lazım. Ayrıca 350 öğrenci var burada. 8 derslik. Okul yetmiyor."
* Bir yere ait olmak. İşte bütün mesele. Öylesine güzel bir gündü ki size anlatamam. Bana sürekli "Nerelisin?" diye sordular. "İstanbullu" yanıtı onları tatmin etmedi. "Ama babam da İstanbullu" diyecek oldum, kesmedi. Bir yerlere ait olmayı hissetmiyor ki İstanbul. Hemşerilik kavramı yok ki Ne deseler haklılar. (Buralara gelip de Mardin'den bahsetmemek olmaz. Hem bahar yaklaşıyor, Mardin'in en güzel zamanı. Rüya bir şehir. Havası, insanı, görüntüsü özellikle de yemekleri müthiş. Detayları haftaya kaldı. Yine bu köşede efendim)
|