* Türkiye'nin en eski kurulmuş şirketlerinden biri galiba sizinki... Dünyada da çok az. Bu yıl 76'ncı yılımızdayız. Dünyada 100 yıllık şirketlerin sayısının yüzde 1'in altında olduğu düşünülürse, Uludağ Gazozları'nın 76 yıldır faaliyette olmasının özel bir durum olduğu daha iyi anlaşılıyor. Meşrubat ve doğal maden suyu üretimimiz 1930'dan beri sürüyor.
* Yaşadığımız krizlerden nasıl çıkmayı başardınız? Krizlerde çok zorlandık. 2001'de krizden çıkarken, Bursa'da fabrikamızın üzerinde olduğu araziyi sattık. Borç kamburunu o şekilde düzeltmek istedik. Borcumuzun büyük bir kısmını satıştan gelen parayla kapattık, geri kalanı da yavaş yavaş ödedik ve aslında 2001'den itibaren bir büyüme trendine girdik.
* Kime sattınız? Doğuş Otomotiv'e sattık. Onların da çok güzel bir projesi olacak orada.
* Peki fabrikayı ne yaptınız? Bir anlaşma yaptık Doğuş'la. Belli bir süre fabrikamızı orada tutmamıza izin verdiler, biz de o süre için de yine Bursa Yenice'de 50 dönüm içinde yeni bir meşrubat fabrikası yaptık. Üretime yeni geçtik. Bursa Çaybaşı'nda maden suyu kaynağının yanında bir küçük tesisimiz vardı. Orada da yeni bir tesis yaptık. Ciddi bir makine yatırımı yaptık. Şu anda Türkiye'nin değil, dünyanın en modern üretim tesislerini yaptık. Biz krizde tahminimizden daha az küçüldük. Yüzde 15 gibi küçülmeyle kârlılığı yakaladık. 2001'den bugüne de yüzde 300 oranında büyüdük. En beğenilen gazoz şişemiz Efsane'yi ve yeni ürünleri pazara sunduk.
* Küllerinden yeniden doğmuş bir anlamda... Öyle. Şu anda rahatız demek ilerde de rahat olacağız anlamına gelmiyor tabii. Türkiye, rekabetin had safhada olduğu, kâr marjlarının çok düştüğü çok zor bir pazar. Rakiplerimizin de işletmelere kâr bırakmayacak şekilde fiyatlama yapmalarından dolayı zorluğumuz var.
* Uluslararası bir meşrubat şirketi gelse ve sizi almak istiyorum dese, ne cevap verirsiniz? Bu şirket Türkler'indir ve Türkler'in kalacak derim.
* Sizi baştan çıkartacak bir fiyat verirlerse de... Tabi ki her şey satılır ama manevi değerler daha değerlidir. Bugün bana satar mısın derler, belki ben iki yıl sonra bir markayı satın alacağım derim.
* Döviz kurlarındaki ani artışı nasıl yorumluyorsunuz? Tek taraflı düşünmemek lazım. Dövizin aşırı artması bizi etkiliyor. Çünkü satışımızın yüzde 90'ı iç pazara. Satarken TL, ama ne yazık ki bütün hammaddeleri Euro'yla alıyoruz. Şekeri zaten dünyada en pahalıya biz alıyoruz. Diğer ambalaj malzemeleri Euro'yla. Yani bizim kâr marjımız çok geriye gidiyor. Dövizdeki son durumda kötü olan hareketin 3 günde olup, altı aydır olmamasıydı.